Perşembe, Şubat 08, 2024

Erken büyüyen çocukların ülkesi (2)

İki yaz önce, Tuna, üç hafta kadar bir dizi setinde çalıştı, on yedi yaşında olduğu için hayatını nasıl sürdüreceğine dair bir fikri ve deneyimi olması gerekiyor diye düşündük. Ben de hayalini kurduğu meslekle ilgili aracılık ettim, gitti çalıştı, setten mutlu, işi yapabileceğine dair bir inançla döndü. Bunu niye anlattım, bu çalışma meselesini kime anlatsam, herkes beni şaşırarak - takdir ederek dinliyor ve konuşuyordu. Önce anlamamıştım, sonra fark ettim ki, on yedisinde bir çocuğun çalış(tırıl)ması cesaret verici geliyordu insanlara...

Oysa ben büyürken, aileler çocuklarını en azından yazları bir işe koyar ve çalışmasını sağlarlardı. Bugün, on beş yaşından küçüklerin çalıştırılması yasak, aralıklarla yazıyorum, çok çok erken yaşlarda çalışmaya başladım, babam esnaftı, aşağı yukarı on bir yaşımdan sonra hiç bir cumartesi pazarım ve yaz tatilim olmadı. Bugün çocuk olsam çalıştırılamazdım. Ne değişti? Avrupalılar devreye girmese, bu yasaları uygulamaya bizi zorlamasa ne değişirdi veya... .

Babam, çalışmadığım zamanlarda bana en ufak bir para vermezdi, annem de ona uyardı, bunu aşabilmek için yazları sakız satmaya başlamıştım... Bir işe yaramadı tabii bu durum, babam para kazandığımı görerek "sen artık büyümüşsün" filan gazı vererek beni yanında çalıştırmaya başladı. Ödül mü ceza mı, siz karar verin. Tersi de olabilirdi, yeter aylaklığın diyebilirdi. 

Yanındaki ilk günlerimde, hiç unutmuyorum, o ara şiddetli yağmurlu günlerden geçmiştik. Yan taraftaki kuruyemişçinin deposunu su basmış, fareler de bizim tarafa kaçmışlardı. Babam, fareleri kovalamamı-yakaladığımı öldürmemi istiyordu. Farelerden korkuyor, iğreniyordum, babamsa büyümemi ve onlarla başetmemi istiyordu. Gün boyu deponun bir köşesinde tabure üstünde sessizce oturuyor, aralıklarla o yolu-hattı izleyerek köşeden çıkan fareleri süpürgeyle ezerek öldürüyordum. Şimdi düşünüyorum da, babamın yöntemine göre bu deneyimden sonra farelerden korkmamam ve iğrenmemem, bu hissi aşabilmem ve bir işe yaramam gerekiyordu. İşe yaradım ama hislerim zerre değişmedi. Fareler yıllarca vik vik rüyalarıma girdiler. 

Sadece babam değil, çevremizdeki bir kişi bile fareleri öldürmemi yanlış bulmuyordu, çocuk bunu niye yapıyor demiyordu, üzerimde olumsuz bir etki yaratabileceğini düşünmüyordu. Başetsin, büyüsün, ne olacak, bunlar ne ki falan filan...

Yeter ki büyüyelim..."Büyü artık" cümlesini duymak beni deli ederdi, babamın söylerken aklında olanlarla benim anladıklarım çok farklıydı. 

1 yorum:

Metin Miskingil dedi ki...

Neredeyse dükkana gitmemek için okul okuyordum. Babam da ''Dükkandan bir şey kazandığım yok, çocuklarım okuldan sonra boş beleş gezmesin, serserilik yapmasın diye esnaflık yapıyorum, diyordu.'' Okul saatleri dışında hep dükkandaydık. Cumartesileri full-gün.

Related Posts with Thumbnails