Cumartesi, Temmuz 05, 2025

Update edilmiş MM





Son zamanlarda üst üste denk geldim, tesadüf gibi gelmedi, global popüler kültürde kitap okurken senaryo çalışırken gösteren MM resimleri (bir kaç tanesini seçtim) çok kullanılır olmuş. MM, yaşadığı dönemde bir entelektüel olarak konumlandırılmamıştı ama evlilikleri, ilişkileri, masum ile mahrem arasında gidip gelen ifadeleri, kendini var etme biçimi fazlasıyla ilgi çekiyordu. 

Sadece "güzel kadın" değildi yani, trajik ölümü, hakkındaki ardı arkası kesilmeyen spekülasyonlar, maruz bırakıldığı sistematik baskı ve istismar filan günümüze değin yaşamasında ayrıca bir etken oldu... Bu hatırlama düz bir nostalji değil elbette. Monroe, Amerikan popüler kültürünün bir figürü olduğu için bizde de yaşamaya devam ediyor; yerlileştirilmeden ve bağlamsızca.

Bütün popüler kültür ikonları geniş ve farklı kesimlerce sevildikleri için çok geniş ve farklı biçimlerde yorumlanırlar. O bakımdan Marilyn asla sadece Marilyn değildir; o, sürekli olarak başkaları tarafından yazılmış, yorumlanmış ve yeniden şekillendirilmiş bir temsildir.

Bugünlerde özellikle “kitap okuyan Monroe” imgesinin parlatılması tuhaf biçimde düşünmeye değer geliyor bana. Andreas Huyssen’in ifadesiyle, bellek geçmişle değil, bugünün ihtiyaçlarıyla ilgilidir; geçmiş yeniden kurgulanır, ama bugünü anlamlandırmak için. O yıllarda çok da tercih edilmeyen bu sahnelerin şimdi yeniden üretilmesi, zamanında “aptal sarışın” diye küçümsenen figürün zekâsına ve derinliğine geç kalmış bir iade-i itibar olabilir mi? Zira Arthur Miller’la evliliği hâlâ zihinleri kurcalıyor. Çünkü Miller gibi bir figürle ilişkilendirilmiş bir kadının aynı zamanda pop ikonu olması, toplumun kadın imgesine dair çelişkilerini açığa çıkarıyor.

Bu hatırlama bana daha çok melankolik bir şikayet gibi geliyor, şöyle anlatayım, toplumlar, geçmişlerine nostaljiyle baktıklarında "güzel günleri" veya kendileriyle özdeşleştirdikleri idealize ettikleri "güzel insanlarını" hatırlamak isterler. Şimdiki zamanla ilgili günbegün koyulaşan bir memnuniyetsizlikleri vardır, toplum sürekliliğini yitirmiştir, aidiyet duygusu parçalanmıştır vs. Ve melankoli, Freud’un da işaret ettiği gibi, benlik saygısının kaybıyla ilgilidir: İnsan, sevdiği nesnenin kaybını içselleştirir ve bu yitimden kendini sorumlu tutarak cezalandırır.

Dolayısıyla MM’nin yeniden hatırlanması, geçmişe dönük bir romantikleştirmeden çok, geçmişin cezalandırılması arzusunu da barındırıyor olabilir. Bunun açılımı ise nostaljinin "kurucu hatıra" olarak işlevselleştirilmesi (revize edilmesi) anlamına geliyor. Svetlana Boym, nostaljiyi ikiye ayırır: Onarıcı (restorative) nostalji geçmişi yeniden inşa etmek isterken; yansıtıcı (reflective) nostalji, geçmişle olan bağın kırıldığını kabul eder ve bu kopuş üzerine düşünür. MM’nin yeniden yorumlanması, yansıtıcı nostaljiye daha yakın duruyor.

Popüler kültür bu noktada sadece eğlencelik bir alan değil, geçmişin yeniden düzenlendiği ve bugünün siyasal gerilimlerinin dolaylı biçimde işlendiği bir mücadele zeminidir. 

MM üzerinden yürüyen bu nostalji, hem kadının hem toplumun hem de geçmişin “yeniden yazımı”dır. Kimin hatırlandığı kadar, nasıl hatırlandığı da politik bir tercihtir.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails