Çarşamba, Temmuz 16, 2025

Orwell ve 1948 Model Yangın Zili

George Orwell’in ünlü romanı 1984, hemen her kültürde bir long seller oldu, bizde de çok satıyor ve biliniyor. Orwell, bu tercihinin gerekçesini hiç konuşmasa da, kitabı 1948’de yazar, son iki rakamı ters çevirerek sadece kitabın ismini seçmez, “geleceği” de işaret eder: 1984.

Orwell, kırklı yılların sonunda, totaliter rejimlerin yakın geleceğin kabusu olacağına inanıyordu. Romanda anlattığı gelecek toplumunun o kadar uzak olmadığını vurgulamak istiyordu.

Stalin karşıtıydı ve romanda, Stalinist Sovyetler’in propaganda, gözetim ve dil kontrolü pratiklerini abartarak hicvediyordu. İlgilisi bilecektir, tıpkı Hayvan Çiftliği gibi bu romanının da (her ne kadar Orwell Troçkist olmasa da) Troçkist bir yönelimi vardır. Parti’nin başındaki Büyük Birader, mutlak lider Stalin’in izdüşümüdür. Goldstein karakteri ise Troçki’nin alegorisidir: Sistem karşıtı, “ihanetle” suçlanan ve sürgünde olan  rejim kurucusu bir figürdür. Tıpkı Hayvan Çiftliği’ndeki “Snowball” karakteri gibi...

Troçkistler için Sovyet devrimi, Stalin’in gelişiyle birlikte bürokratik bir karşı-devrime dönüşür, kendi çocuklarını harcayan totaliter bir gözetim devleti haline gelir. Özgürlük ve eşitlik gibi idealler berhava olur. Troçki’nin Stalin’e yönelik en büyük suçlamalarından biri, tarihin tahrif edilmesi ve geçmişi yeniden yazılmasıydı. 1984’teki Gerçek Bakanlığı da tam olarak bunu yapar, geçmiş sürekli olarak yeniden yazılır.

Kişisel olarak romanı fazla karamsar bulurum, karamsarlık da bir tür kör kuyudur çünkü. Raymond Williams’ın benzer eleştirileri varmış, okuyunca hoşuma gitmişti. El hak, kitabın övülesi bir fikrî netliği var ama edebi olarak, karakterlerin herhangi bir “psikolojik derinliği” yok… Politik didaktizm türünün iyi bir örneği sayılabilir. Feminist eleştirmenler Julia karakterini “klasik erkek fantezisi” olarak tanımlıyorlar — sahici bir muhalifi karakter olmadığını, Winston’ın duygusal döngüsünü tamamlaması için bir araç gibi kullanıldığını söylüyorlar, ki doğru. Orwell’in amacı bir romandan çok, bir uyarı metni yazmakmış bence. Siyaseten  “yangın ziline” basmak istemiş… Ve roman tam da bu nedenle kültleşmiş, abartı, distopyanın gücüne dönüşmüş olabilir.

1989’da Doğu Bloku çökünce,  Orwell’in kehanetlerinin doğru çıktığı filan söylenmişti. Tabii ki doğru değildi, 1984 romanında anlatılan dünya, totaliterliğin küreselleşerek kalıcı olduğu bir dünyaydı. Doğu Blokunun çöküşüyle, o yapının  sürdürülemez olduğunu kanıtlanmıştı. Orwell’in distopyası sürmemişti yani.

Sıklıkla karıştırılır, bilim kurgu, geleceği değil şimdiki zamanı anlatır ve eleştirir. Orwell’in kahinlik yapmak istediğini sanmıyorum, “ne olacakla değil, “ne oluyor”la ilgilendiğini düşünüyorum.  Gerçeğin devlet tarafından tahrif edilmesi, propaganda ve gözetim toplumunun yükselişine bakılırsa, evet kehanetleri doğru çıktı. Orwell’in asıl öngörüsü, baskı rejimlerinin doğası ve insan zihninin kontrol edilme biçimleriyle ilgiliydi. 

Bu açıdan bakarsak, 1984, günümüzün gözetim kapitalizmine, dijital manipülasyona ve post-truth siyasetine kadar uzanan bir uyarı metni olarak geçerliliğini koruyor. O yüzden ilüstrasyonlarda Orwell’in eline bir cep telefonu verdim ve sevdiğim bir 1984 kapağını telefonla yeniden yorumladım.  

5 yorum:

Recep Altun dedi ki...

Başlığınızdaki tarih ile konu içeriğindeki ve reimdeki tarih farklı olmuş!

Levent Cantek dedi ki...

1948'de yazılmış 1984 isimli bir roman. Karışıklık yok

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar.
Özür dilerim.
Selam ve saygılarımla.

Levent Cantek dedi ki...

Hiç olur mu, siz affedin, daha açıklayıcı yazabilirmişim. Çok selam

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar.
Asıl kusur bende efendim. Neden derseniz? Yazar kitabını 1948'de yazmış, ama geleceği işaret etmek için tarihin son iki rakamını ters çevirerek 1948 yılını 1984 olarak değiştirerek kitabına isim olarak vermiş. İşte ben de dahil, blog camiasındaki birçok blogger tüm paylaşımları böyle benim gibi okuyorlar.
Konuyu tam anlamadan da hemen paylaşımda kusur bulduğu için bayram edip paylaşım sahibine beöyle benim gibi yorum yazarlar.
Ben kendimi de eleştiririm. Eğri oturup, doğru konuşmak lazım.
Tekrar özür diler, affınızı istirham ederim.
Selam ve saygılaırmla.

Related Posts with Thumbnails