Bilmiyordum, İlhan Başgöz alıntılamış, Halit Ziya, Ömer
Seyfettin'in ardından yazmış, mealen paylaşayım: "
hergüncülüğe ve
sanatçıyı yolundan ayıran mizahperdazlığa sapmasaydı [keşke]"
demiş, hayıflanarak söylemiş, hani başka bir yazar olabilirdi gibisinden...
Kişisel olarak aktüeli yaşayanın-aktüelle düşünenin iyi
edebiyatçı olmadığına inanırım, o bakımdan hemfikiriz... Ben şuna takıldım,
Uşaklıgil mizahla uğraşmayı sanatçı ve sanat için zaaf olarak
görmüş... Zamanının ilerisinde bir yazar ve entelektüel, mizahı azımsıyor,
önemsemiyor, irtifa kaybı sayıyor...
Yanlış düşünüyor demenin bir anlamı yok, bu bir eğilim,
kaybolmuş da değil, mizah, iyi edebiyatın bir parçası olarak görülmezdi, halen
görülüyor denemez, Aziz Nesin hayatı boyunca bununla kavga etti,
değiştiremedi...
Halit Ziya derken, Tanzimat ve Servet-i Fünun
içinde yetişmiş, Batı edebiyatını model almış, yüksek edebi değer taşıyan,
"ciddi" olarak görülen metinleri benimsemiş bir yazardan söz
ediyoruz. Anlattıklarıyla okurunu estetik bir düzeye taşımaya odaklanıyor. Hal
bu olunca, mizah gibi "hafif" görülen türlere karşı okur ve
yazar olarak mesafeli davranıyor, mizahı yüzeyselliği yücelten-derinleşemeyen
bir anlatı biçimi olarak algılıyor.
Mizah, Ömer Seyfettin'i nasıl yolundan saptırmış olabilir
ki... Alaycılık mı, hasımlarını hicvetmek mi, onlara karşı sarkastik bir
kibirle büyüklenmek mi, ne yapmış da sapmış, orası çok anlaşılmıyor...
Ancak yorum yapabiliriz. Mizahi bir dil, Halit Ziya'ya
göre edebiyatın ciddiyetini mi zedeliyor, sanatın düşüşü ya da entelektüelliğin
zedelenmesi veya eksikliği olarak mı görüyor acaba... Edebiyatın bir
"inşa" ve "yüksek değerler yaratma" aracı olduğunu düşünen
bir yazar için mizahın yıkıcı doğası hedef küçültmek anlamına mı geliyor.
Gevşeklik, geçicilik, nafile bir gayret vs...
Bitirirken söylemesem olmaz, yoldan çıkarma-ayırma
vurgusu oldum olası hoşuma gider... Kızımız seks yapacak, oğlumuz eşcinsel
olacak, okul önünde uyuşturucu kullanacak, Beyoğlu'nda ışıklara kapılacak,
kumar oynayacak, pavyona gidecek...Pıyy... Hep bir manipülasyon algısı, herkes
birbirinin salak olduğuna inanıyor bu dünyada...
Kandırırlar babacım, Ömer Seyfettin ne ki,
kan-dı-rır-lar, ruhun duymaz....