Pazar, Aralık 01, 2024

Dertli hatıra

Lise'de bir gün okuldan kaçtık (okulu astık), kapılar kilitleniyordu, arka pencereden, epeyce yüksekten aşağı atladık, nöbetçi öğretmenlerden gizlendik, bekledik, koştuk, ve nihayet başka bir ufka çıktık. Aşıklar Tepesi denen yerde, neredeyse birdenbire, biz tırıs tırıs, kahveye kağıt oynamaya giderken, karşımıza Kur'an okuyan bir adam çıktı. Bizi çevirdi, lafla sözle, yanına oturttu. O günlerde bizim oralarda "Dersaneler" açan, oralarda "Abilikler" yapan Nurculardan biriydi. 

Bizimle, sahiden durduk yere, Allah'ın varlığını yokluğunu tartıştığı, Allah'ın varolduğunu ispatladığı ezberlenmiş bir konuşma yaptı. Biz öğretmenlerden kaçıyoruz, karşımıza bir başkası çıkıyor, o kısmı geçiyorum. İlginç bir şey söyledi, bir arkadaşımızla, "dert iyidir, Allah insanın derdini artırsın" filan diyerek tasavvufu konuştu.

Sufilere göre dert, gerçek aşktır, gerçeğe ulaşma derdidir. Dert, insanın sahici bir hayır duasıdır. "
Dertli Dolaba binesin" deyişi, o sebeple ilenme değildir. Tabii biz bu deyişi, sonradan tekrarlayıp durmuş ve bunu espriye dönüştürmüştük. 

Adam Sufi filan değildi, üç beş gün sonra gördük, yol kenarında park ettiği arabasına, bir Mercedes'e biniyordu. Sanıyorum, sufi gibi giyinerek, o tepede, o ayazda Kur'an okumak ona iyi geliyordu. Bunu yaparsa daha iyi Müslüman olacağına inanıyordu. Halbuki sadece bunu yaparak da dinden uzaklaşabilirsin. Dert dediğin vicdanla muhasebe demek...

Ne zaman hayat kararsa, dertler büyüse, uykusuz, gamlı, gasavetli, ağrılı olsa "Allah derdini artırsın" lafı gelir aklıma. Hafiften de, o Sufiyi hatırlayarak gülümserim.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails