Pazartesi, Haziran 02, 2025

Gülümse, emir böyle!

En son gülümsemeden söz etmiştim, hepimizin bir gülümseme zorlamasına maruz bırakıldığımızı yazmıştım. Doğrusu, en çok kanser hastalarına yöneltilen, hastalığı yenmek için vaaz edilen iyimserliği garipsiyorum, “gülümse ve pozitif düşün” deniyor ya, acıyı ve ölümü konuşmaktan men ediliyor ya insanlar, herkesten instoşa yaraşır tebessüm ve parlaklık bekleniliyor ya… Of puf diyorum,

Gülümsemek, tabii ki güzel bir his, birbirini seven ve anlayan insanların gülebilmesi kadar coşku veren çok az şey var…Evet, gülümsemek, bize iyi geldiği için  arzu edilen bir şeyi gösterir ama aslında elde edemediğin şeyi bastırmaya da yarar. Bir tür özdenetim aracı oldu yani. Ben demiyorum, psikanaliz bunu sürekli anlatıyor. Gerçek olmayan ama gerekli şarta bağlanan bir davranışsa gülümsemek, bu bir tür zalimliktir. İyi hissediyormuş gibi gözükmeliyiz, aman ha canım benim…Mutlu değilmiş gibi görünenler ne kadar mızmızlar değil mi? Hohhoh…

Mizahla ilgili çalışmış eski bir akademisyen olarak söylüyorum, gülmenin özgürleştirici yanı handiyse kaybolmuş durumda…. Bu bir zorunluluk, bir yükümlülük olmuş durumda…Gülmek bir ifade değil bir görev oldu diyelim. Byung-Chul Han, mealen yazıyorum bu durumu içsel bir baskıyla tanımlıyor, kendi kendimizi tarumar ediyoruz, kendimizle yarışıyoruz, kendimize gülümsüyoruz. Her gecenin bir sabahı var diye sayıklıyoruz. Her birimizi dışarıdan parlayan ama içerden mutsuzluğu bastırılmış varlıklara dönüştürüyor. Arınmaya değil arınmış görünmeye çalışılıyor aslında. Üzülmek yerine yoga, öfke yerine meditasyon filan…E tabii bunların postunu da sosyal medyada atmamız gerekiyor.

Gülümsersek, iyi çalıştığımızı, dingin olduğumuzu, iyi bir aşık olduğumuzu, iyi seviştiğimizi, sağlıklı olduğumuzu  göstermiş oluyoruz. Daha doğrusu kapitalizmin mıncıkladığı gösteri ekonomisi ürününe dönüşüyoruz. Biliyoruz ki arzu ile temsil arasında daima bir boşluk vardır, ve biz bir “ürün” olarak arada salınıp duruyoruz. Detoks simotisi, amuda kalkıp inversiyon pozu vermek, fresh görünmek bizi kesmiyor…

Kapitalizm, din gibi görünmeyen ama din gibi işleyen yeni inanç sistemleri üretiyor, kadim dinleri de kendi mantığına göre dönüştürüyor. Ve galiba asıl etkiyi, onları da dönüştürmeyi başararak elde ediyor.

Devam edeceğim 

2 yorum:

Makbule Abalı dedi ki...

Ah bu yazıya da yorum yazılmaz mı...?
(Gülme efekti olmadan ve gülümsemeden sadece bir iç sesin yansıması-dışa vurumu bu.)
Emeğinize-yüreğinize sağlık. Doğal bir gülümseme yayıldı yüzüme.

*mehtap dedi ki...

Zorla değil içten gelen gülümsemeler bol olsun. şartlar yerine gelsin herkes güler de gülümser de.

Related Posts with Thumbnails