Pazar, Mart 10, 2024

E.Balamur


Bir okuma serüvenimi anlatacağım ya da bir kitaptan bir diğerine sürüklenişimi..

Görseldeki kitap, 1970'de çıkmış, hemen değil, 12 Mart'tan sonra toplatılmış, 16 Mart 1973 tarihli Resmi Gazete'ye bakılırsa yazarı/çevirmeni Ethem Balamur tutuklanmış...

Kitabı o yüzden okudum... Sonra yazarın bulabildiğim başka kitaplarını...Çoğunluğu kısacık cep kitapları, yedi sekiz tane okudum... Ergenliğimde bu kadar "seks romanı" okumamış olabilirim.

Ethem veya Etem Balamur hakkında pek bir bilgiye ulaşabilmiş değilim. Diyarbakır nüfusuna kayıtlı 1944 doğumlu Fransızca bildiği anlaşılan biri...Daha çok E.Balamur veya Balamur diye imza atıyor... Otuzdan fazla kitapta ismine rastladım... Erotik romanlar/novellalar tercüme ediyor, kendi de yazıyor... Tarz olarak türden şaşmadığı, yayıncılık yaptığı ve çok satar kitapları olduğu anlaşılıyor... 1970'teki yoğunluğu tutuklanmasından sonra azalıyor... 1977'de yeniden çok kitap çıkartıyor... 12 Eylül sonrasında kayboluyor.

Fransızların erotik/seks romanları dizilerini temel aldığı söylenebilir. Yüksek ihtimalle telifsiz olarak onları çeviriyor ve kendi ismini (veya mahlasını) koyuyor. O sebeple bir edebi üslubu olduğunu söylemek mümkün değil... Örneğin Yuvadaki Yılan (1970) ile kendi yazdığını düşündüğüm Şoförün Metresi (1977) arasında hayli fark var. İkincisinde bir "Orhan Kemal" havası var... İlki, "hardcore" cinsel ilişki hikayesi...

Yetmişli yıllar boyunca faal olarak yayıncılık yapıyor, bilimsellik iddiasıyla cinsellikle ilgili ansiklopedik kitaplar çıkarttığı da oluyor. Erotizmle veya cinsellikle ilgili kitaplar gizli saklı alınıp satıldığı, okunduğu için olmalı yayınevine seçtiği isimse manidar: Tabu...

Romanların dönemi için çok cesur içerikleri var... Ve galiba, bu türden kitaplar, 1970'lerde ve 90'ların ikinci yarısında yayımlanabildi. Kanunlar, uygulayıcılar buna artık izin vermiyor. Bugünse bambaşka bir hayat yaşıyoruz. Bu türden bir erotik edebiyat var da diyemem yok da... Eskisi kadar etkili değiller veya internet üzerinden kendine bir yollar buluyorlar... Gizli saklı sürüyor demek istiyorum...

Erotik veya pornografik yayınlar üzerinden ifade özgürlüğü veya "sanat" tartışması yapmayacağım. Yuvadaki Yılan yayımlandığı dönemde "Müstehcenlikle" ilgili çok sayıda tartışma olmuş, siyasi bir çatışma yaşanmış, Balamur'u ararken literatürü olabildiğince inceledim... Açık konuşmam gerekirse,  bu tartışmalar değil, beni, öyle ya da böyle, bu işin ticaretini yapan insanların hikayeleri  ilgilendiriyor. Esnaflık, uyanıklık, çalışkanlık, meydan okuma, çabuk para kazanma filan hepsi var işin içinde... Bir batıyor bir çıkıyorlar... Düşünün, "çok satarsın" ama kimse seni tanımıyor...12 Mart sıkıyönetimi seni hapse atıyor ama kimse tarafından hatırlanmıyorsun... Entelektüel bir itiraz dahi gösteremiyorsun...

Her neyse, bir masaya oturmuş, delice bir çalışmayla pornografik romanlar yazan ve çeviren biri bana hikaye olarak çok enteresan geliyor. 

4 yorum:

International Libraries Association dedi ki...

Sevgili Levent, Ethem ya da kimi zaman kullanmayı tercih ettiği gibi Etem Balamur'u 1970'lerdeki ergenliğimde çokça okumuştum ama bulunması biraz zahmetliydi. Tabu Yayınevi'nin ilanları o zamanki Günaydın'da çıkardı. Başka gazetelerde var mıydı o tür ilanlar bilmiyorum. Genelde gazete büfelerinde tezgah altında satılırdı. Senin de belirttiğin gibi Ethem Bey çevirmekle başlamış sonra da büyük ihtimal bazılarını oturup kendi yazmıştır.

Kimi kitapları oldukça hardcore, kimileri de bildiğin dramdı. Mesela Çılgın Leydi'yi kapağına aldanıp alıp okuduğumda sinirlenip yırtmıştım. Birleşik Devletler'de geçen bildiğin Kerime Nadir romanıydı. Keza Okşanmak İsteyen Kadın da yerli film senaryosu gibiydi ve içinde seksin s'si yoktu. Basmane'deki bir gazete büfesinden utana sıkıla almış, tombul memeli bir kadının bulunduğu kapağını kimse görmesin diye montumun içine sokmuş eve dönüyordum ki aniden arkamdan bir kadın seslendi. "Küçük küçük, kitabını düşürdün." Geriye döndüm, baktım kaldırımda duruyor benim emanet ve utandırıcı bir şekilde kapağı tabak gibi üste gelmiş düşerken. Seslenen 40 yaşlarında bir kadındı. Nasıl utanmıştım anlatamam. Kıpkırmızı kesilip yerden almış, yine montumun içine tıkıştırmıştım. Eve varıp okuyunca derin bir hayal kırıklığı tabii. Orhan Kemal ya da Mehmet Seyda kitapları bile daha erotiktir eminim. Tatsız bir sürprizdi. Onu da cart curt yırtmıştım. Ama hardcore olanları harbiden tahrik ediciydi.

Son yıllarda onun romanlarımdan aldığım tadı bir tek Sel Yayınları'nın çıkardığı Görgülü ve Bilgili Bir Burjuva Kadınının Mektupları'nda almıştım itiraf edeyim. Tuhaf bir büyüsü vardı Ethem Balamur'un.

İlginç bir anekdot aktarayım. 1960'ların ortalarında Başak Yayınları da (Türkiye'ye ilk defa Ian Fleming'in James Bond'u getiren yayınevi) bu türden erotik bir dizi yapmıştı. 70'li ve 80'li yıllarda sahaflarda denk gelince alıp okumuştum ama bir Etem Balamur tadı vermiyordu kesinlikle. Sanırım çevirmenin kullandığı eski kelimelerin ve tercih ettiği cümle yapısının bunda etkisi vardı. Tenasül uzvu, Janet'in müphem bakışları vesaire vesaire. Sanki Recaizade Mahmut okuyor gibi olurdum onlara göz atınca.

Neyse, böyleyken böyle.

Ali Yüce dedi ki...

Yuvadaki Yılan yazının içinde Evdeki Yılan'a dönüşmüş nedense.

Levent Cantek dedi ki...

Çocukluk hayali, evle yuvayı özdeşleştiriyorum galiba :) Düzelttim, teşekkürler

Raika Mamakabı dedi ki...

Etem Balamur belki çoktan hakkın rahmetine kavuştu ama ondan bayrağı devralan Nizamettin Muhtar Eşoğlu halen yaşıyor.Ölümsüz eseri "Uzayda Kaybolanlar" şimdilerde bağımsız bir çevirmen grubu tarafından dilimize kazandırılmaya çalışılıyor. Post apokaliptik bir dünyada ölüm kalım mücadelesi veren on kişi ve çevresindekilerin hayat kavgası hafif erotik bir dille okura sunulmaya çalışılmış: Kitabın official sayfası: https://sites.google.com/site/mukavvahareketi/novel/uzayda_kaybolanlar
Şimdiden 14 PDF oldu bile.
Örnek bir bölümün adresi ise: https://drive.google.com/file/d/1gYqoXSvWQ48gLHRGOSmXB6ysvFVxaiFf/view

İyi okumalar dilerim.

Related Posts with Thumbnails