Pazartesi, Haziran 16, 2025

Ivır Zıvırın Belleği

Kitabı duymuştum ama iş telaşından epeyce gecikerek edinebildim. Yazar Henry Jenkins, yıllardır ilgimi çeken bir akademisyen. Popüler kültüre dair yazdıklarını eskisi kadar yakından takip edemesem de dikkatle okuduğum isimlerden biri. Çizgi romanla ilgili bir çalışma kaleme alınca, bu kitabı edinmem kaçınılmaz oldu diyelim.

Jenkins bu kez “stuff” kavramına, yani bizim dilimizle “eşya”, hatta daha doğrusu “ıvır zıvır” dediğimiz nesnelere odaklanıyor. Kitabın temel savı şu: Stuff, yalnızca fiziksel nesneler değil,; aynı zamanda duygusal, kültürel ve toplumsal anlamlarla yüklü (medium, vessel) taşıyıcılardır. İçinde yaşadığımız üretim tüketim rejimi, varlığını epeyce bu eşyalar aracılığıyla sürdürür. Satın alıyoruz, yeniliyoruz, almak zorunda hissediyoruz, ama bir yandan da atmaya kıyamıyoruz filan ya…. Jenkins, bu geçici gibi görünen nesnelere yüklediğimiz kalıcı anlamları fark ederek, onlara dikkatle eğiliyor.

Düşünün: Neden bazı eşyaları atmıyoruz? Neden saklıyoruz? Çünkü o nesneler bize birini, bir zamanı ya da bir hâli hatırlatıyor. Kullanışlı olmasalar da duygusal bir değer taşıyorlar. Zamanla “bizim kim olduğumuzla” “sahip olduklarımız” iç içe geçiyor. Nesneler, bireysel hafızayla kolektif kültür arasında bir köprüye dönüşüyor.

Benim açımdan stuff, ıvır zıvır demek. Ve bu niteleme hoşuma da gidiyor. Yıllarca, başta çizgi roman olmak üzere pek çok “lanetlenmiş tür” üzerine çalıştım. Ailem, çizgi roman gibi konularla ilgilenmemi hiçbir zaman anlamlı bulmadı. Akademisyen olduktan sonra da bu çalışmalar pek ciddiye alınmadı. Sanat dergileri, hele o yıllarda, çizgi romanla ilgilenmezdi. Ama çizgi roman ve ıvır zıvır, bana kalırsa birbirlerine çok yakışıyorlar. En azından benim dünyamda, yan yana güzelce demleniyorlar.

Takipçileri fark etmiştir: Günümüz grafik romanlarında artık klasik kahramanlık anlatılarından çok, ev içi ayrıntılar, bastırılmış duygular, fiziksel objeler ve bireysel kırılganlıklar öne çıkıyor. Jenkins de tam olarak bu kırılgan nesnelliğe odaklanmış. Objelerin nasıl anlam yüklendiğini, bu anlamların bilinçdışı süreçlerle nasıl ilişki kurduğunu ve toplumsal hafızaya nasıl gömüldüğünü inceliyor. Artık nesneler, kimliğin bir ifade biçimi, sınıfın bir göstergesi ya da kültürel değerlerin bir yansıması olarak okunuyor. Jenkins, bu büyük havuza cesurca dalıyor.

Çünkü grafik romanlardaki eşya, karakterlerin travmaları, arzuları ya da içsel dünyalarıyla iç içe geçmiş durumda. Özellikle kadın anlatıcıların, ev içi mekânlar ve özel hayatlar aracılığıyla yeni bir anlatı dili kurduklarını savunuyor. Bu gözlem, güncel üretimlere bakan herkesin dikkatini çekiyordur zaten.

Comics and Stuff, çizgi romanlarda eşya, mekân, bellek ve duygu arasında kurulan ilişkileri inceleyen teorik ve kültür odaklı bir çalışma. Hem gündelik nesneleri hem de bu nesnelerin estetik olarak nasıl temsil edildiğini odağına alıyor. Bu yönüyle yalnızca sanat tarihi ya da medya çalışmalarına değil; tüketim kültürü, toplumsal cinsiyet, hafıza ve kimlik araştırmalarına da katkı sunuyor.

Kitabın ilginç ve ilham verici bölümleri var. Ben olsam, son çeyrek asırdaki yerli üretimlerimize bakarak bu kitabı tartışan bir makale kaleme alırdım. Editör olsam, birilerine mutlaka yazdırırdım.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails