Perşembe, Aralık 14, 2023

Bir gün mutlaka

Sokak, seksenli yılların sonunda çıkan muhalif sol dergilerden biriydi... Yukarıdaki görsel, Gırgır'ın sahip değiştirdiği satıştan sonra dergide çıkan habere ait. Gırgır çalışanları, ne yapacaklarını bilmez bir halde biraraya gelmiş, kendilerine bir yön ve yol haritası çizmeye çalışıyorlar. Nadire Mater, Oğuz Aral'ın evindeki toplantılara katılmış, yazısını o izlenimlerden çıkarmış. 

Seksenli yılların ikinci yarısından itibaren hükümet olan her sağcı parti, kendi medyasını yaratmak adına çok satışlı gazetelere baskı yaptı, onları piyasadan çekilmeye zorladı. Gırgır'ın satıldığı yıllarda Asil Nadir, Özal'ın teşvik, himaye ve kolaylaştırmalarıyla epey bir gazete ve derginin sahibi olmuştu. 

Gırgır da o hengamede el değiştiren yayınlardan biriydi, kapitalizmin işleyişi gereği, her yayın satılabilir, nedense biz okurlar meseleyi romantize ediyor, bir gazetenin okurları için değil reklamverenler için çıktığını aklımıza getiremiyorduk.

Gırgır çok satan bir yayındı ve bu sebeple, yeni mizah dergilerinin çıkması, Gırgır kadrosundan kopmalar olması kaçınılmazdı. Çarşaf, Mikrop, Limon, Hıbır hep o dalgalanmaların birer birer sonucuydu. Derginin asıl sahibi olan Haldun Simavi, anlaşılan o ki, hep bu kopmalardan hem de Özal'ın baskısından bunalarak elindeki bütün yayınlar gibi Gırgır'ı da satıverdi.

Gırgır, bir kapitalist (ve alenen sağcı) patrondan bir başka kapitalist (ve yine alenen sağcı) patrona geçmişti. Oysa biz, Nadire Mater ve Sokak ta böyle düşünmüş, dergimiz kötü adamların eline geçti üzüntüsüne kapılmıştık. Gırgır'ın çok sattığı, Oğuz Aral'ın çok kazandığı, pek çok üreticisinin bu kazancı görerek daha çok kazanmak için dergiden ayrıldığını bir türlü aklımıza getirmiyorduk. 

Sokak, haberin yan sütununa "Ağla Sevgili Yurdum" ibaresi koymuş, üzülmemiz-kahrolmamız gerekenler silsilesine Gırgır'la birlikte bir yenisi daha eklendi gibi okunabilir... Gırgır'ın el değiştirmesi (ve ayrılıklar elbette), benim kuşağımda, bugün dahi öyledir, muhalif bir kalenin susturulması, ustaya hıyanet, paragözlük, vicdansızlık falan diye açıklandı. İlgisi yok halbuki.

Haberde geçiyor, o günlerde çıkan başka söyleşilerde de tekrarlanıyor, Oğuz Aral, kendisine sorulsaymış-önerilseymiş Gırgır'ı satın alabileceğini söylüyor, ilk okuduğumda  bu vurgu bana ilginç ve zihin açıcı gelmişti.

Meraklısına Not: Gırgır o günkü kurla üç yüz bin dolara satılmış, bugünün parasıyla dokuz milyon gibi bir paraya... Sanıyorum, her Türk alışverişinde olduğu gibi vergiden sıyırmak adına bedeli düşük göstermişler. Yoksa, haftada net satışı iki yüzbin adedin üzerinde olan bir yayın getirisi ve karşılığı bu olamaz. Haldun Simavi bu paraya asla satmaz da diyebilirdim.

2 yorum:

*mehtap dedi ki...

Üniversiteye giderken her hafta mutlaka alır, Beyazıt'a geçerken vapurda okumaya başlardık. Hey gidi zaman.

Makbule Abalı dedi ki...

O güzelim mizah dergileri birer ikişer yok oldukça, toplum da kaliteli şakaları, etkili mizah dilini, hatta gülmeyi, gülümsemeyi unuttu galiba...

Related Posts with Thumbnails