O tarihlerde bu türden yerlere plaj değil, banyo deniyor. Banyoya kimler gidiyor? Niye bilmiyorum, genellikle yerel-yerli halk değil, dışardan gelenler teşrif ediyor banyoya. Deyim yanlış kaçmasın, sonradan İstanbullu olanlar mesela. Ya da eğitimli insanlar, mayo hem her yerde satılmıyor hem de lüks harcamaya giriyor. Paraya kıyabilmek gerekiyor, ne bileyim belki kendini çıplak hissetmemek de var.
Bu türden tarihi plaj resimlerine bakarken mayoluları ararım, hatırlarsanız, denize donla uu gecelikle giriyorlardı diye şikayetler olur hep...Hani geçmiş hep nezahet, zerafet ve kibarlık doludur ya, öyle anlatılır ya... Öyle midir diye bakınırım, öyle olmadığını bilirim de yine de bakınıyorum işte.
İlgimi çeken şey şu, hepi topu otuz kişi filan var resimde, kalabalığın en yoğun olduğu yerde bir polis de yer alıyor. Fotoğrafçıdan bile işkillenmiş olabilir, neyi çekiyor bu beyfendi diye buluttan nem kapıp kıyıya kadar inmiş, voltaya başlamış olabilir. Mayolu kadın benim gördüğüm iki tane, gerisi elbiseli, kalabalık da mayoluların etrafına toplaşmış. Polis, asayiş berkemal mi diye, erkekler de kadınlar nerde-neresinde ne var diye bakıyorlar sanki.
Oysa dün öyle miydi? Gel de içlenme!
Bu nostalji öyle kaypak bir şey ki... Ele avuca sığmıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder