Pazartesi, Nisan 14, 2025

Dev-Genz

Kimin ürettiğinin önemli yok, akıllı bir "miim" olmuş. Retro bir estetikle, geçen yüzyılın ajit-prop afişlerini andıran bir kırmızı-bej renk paleti kullanılmış, iyi bilinen, global popüler kültürde yeri olan yumruk havaya görseli bir kere daha yorumlanmış. Dev-Genç ile z kuşağı, “Ne babanın devrimciliği, ne şirketin girişimciliği…” açıklamasıyla sol ile start-up kültürü yanyana getirilmiş…“Algoritmik enkaz” diyerek yapay zeka deveranlarına sallanmış… Sonuç olarak yarı akademik biçimde dijital kültür eleştirisi yapılmış…

Biz pek ilgilenmiyoruz ama start-up kültürü, esasen muhalif siyaseti de etkiliyor, şöyle anlatayım… Start-up’ın “Fail fast, fail better” (Hızlı başarısız ol, daha iyi başarısız ol) gibi bir mottosu var. Hatalar bir öğrenme aracı olarak görülüyor. Bir ürün nasıl geri bildirimlerle geliştiriliyorsa siyaset de o yönde evrilmeli diye düşünülüyor demek istiyorum. Hiyerarşinin olmadığı herkesin söz sahibi olduğu esnek bir hayatı (hayal ve) teşvik ediyorlar. Romantize ettikleri “ailen gibi çalış, hayalin gibi üret” gibi sloganları, yapay zekâ, veri analitiği, yazılım ve gelecek üstüne vazedilen diskurları var. Açık ofisler, esnek çalışma saatleri, hoodie rahatlığı, sınırsız kahve şu bu…

Bizimkisi gibi üçüncü dünya ülkelerinde risk alma kültürü pek yaygın değildir, bürokratik devlet belirleyicidir, teknolojiye erişim çok pahalıdır. Yani start-up’çılar da bizim gibi duvara tosluyorlar, çalışanlar sömürülüyor-görüyorlar, herkesin girişimci olamayacağını yaşıyorlar, hiyerarşi yine tepeden iniyor falan filan… Ne ki, iyi eğitimli genç bir nüfus, bu tür ortamlarda ümitle karamsarlık arasında salınıyor-çalışıyor. Burdalar! Berlin’e ya da Londra’ya da gitseler buralarda-bu zihniyetin içinde çalışacaklar. Anaakım siyasetten uzaklar “bütün dünya Türk ve Müslüman olacak” ya da “sosyalist bir devrim olacak” fikrine “kıkırdayarak- inanmıyorlar.  

Bence bütün dünyada, bütün muhalif hareketlerde bir kafa karışıklığı var, çok çeşitli nedenleri olabilir, reel siyasetle sosyal medya çok içiçe geçmiş durumda. Pandemi ve göç, ciddi biçimde koyulaştırdı her şeyi, hemen ardından oldu, hep birlikte ekonomik bir daralma yaşıyoruz, mutsuzuz… E buradan popülizm çıkıyor diyoruz, yanlış değil, ama şunu biliyoruz, “hayat ceteris paribus değildir.” Yani hiç bir şey sabit kalmaz, sürekli değişir…E ne yönde değişecek? Global popüler kültürde ve sosyal medyada disruptor sözcüğü çok kullanılıyor … O çok ilginç…Start-up kültüründen çıkma (kopan veya) bir yıkıcılık-yenilikçilik nitelemesi olduğunu hatırlatayım...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails