![]() |
Bir özet geçeyim: bu paylaşımlar fakirler
ya da zenginler hakkında konuşuluyor, ama onlar tarafından üretilmiyor. Zenginliğin
romantize (ya da estetize) edilmesi veya ayrıcalıklı olmanın normalleştirilmesi
hoşa gitmiyor. Biraz
üstün körü olacak ama bu paylaşımları “ben bunları görebiliyorum” demek isteyen
orta sınıftan birileri üretiyor . Arada durarak konuşuluyor
çünkü, alt sınıfı bilen ama onlardan uzak duran (uzaklaşmaya çalışan), üst
sınıfa imrenen ama onlardan biri gibi görünmek istemeyen birileri üretiyor da denebilir.
Sınıfsal
gerilimin bir tür boşalımı… Sınıf farklarını ciddiye almadan ciddiye
alıyormuş gibi yapılıyor. Kaçmaya hazır bir refleks var, ciddiye alırsan “altı
üstü makara yapıyoruz” diye uzaklaşabilir ama bir yandan da ciddiye alınmak
istiyor…Küçümserken övüyor da çünkü…
[Bir
parantez açayım, bu türden paylaşımlar yerelleşirken Müslümanlarla “Elitler”
arasında kuruluyor (bile isteye yinelendiğini) görüyorum. Yandaşlar, sosyal medyada kendilerini "Fakir" olarak kimliklendirdikleri (millet mi demeliydim) için elit dedikleri birilerini (bazen sanki doğrudan orta sınıfı) aynı yönseme içinde dillerine doluyorlar. Bu da uzun mesele... Anaakımı iyi bilen Müslüman
bir senarist, denk geldim, yazdığı dizide şöyle bir espri yapmıştı. Senaryo gereği genç kız,
mütedeyyin ve yahuşuklu çocuğa çay kahve içelim diyor, çocuk da oruç ayını
vurgulayarak “Ramazan” diye mırıldanıyor, genç kızımız “e o da gelsin” filan diyor. Fıkra bu kadar. Türkiye’de “Ramazan ayının”
yaşandığını anlamamak-bilememek mümkün değil. Ben bunu yazamam diye
düşünmüştüm. Senarist inanıyor ki yazmış, sorsak, başıma geldi diye bir hikaye anlatır muhtemelen…Doğru olup olmaması bence önemli değil, tıklanıyorsa
doğrudur, gülünüyorsa doğrudur…Parantez çok uzadı ama bu kadar Mıstık abi. ]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder