![]() |
Bildiğimiz şeyleri de ekleyelim, insanlar yüz yüze
olduklarında gösteremeyecekleri tepkileri sosyal medyada veriyor, anonimlik ve
cezasızlık (en azından yüzleşmemek) hıncın yaygınlaşmasını kolaylaştırıyor. Sosyal
medyada siyaset, düşman klişeleriyle (kahramanlar ve hainlerle) ilerlediğinden
hınç diline çarçabuk dahil oluyor. Sosyal medya bağırmak istiyor… Kimse
sakinleşmeye ve empati kurmaya yanaşmıyor. Öfkelenenle öfkeleniliyor. Öfke,
biraraya gelme duygusunu pekiştiriyor. Öfkeyse öfke, daha çok öfkeyse daha çok
öfke çıkıyor ortaya… Hınç herkese bulaşıyor ve normalleşiyor.
Hınç, malum, özgün bir fikri olmamayı telafi eden,
o eksikliği kapatan bir duygu ya da dildir…. Kullanıcı, öfkelenirse ya da öfkeli görünürse, haklı gözükebilir
ve enikonu düşünmesine gerek kalmaz. Hınç, hazır bir elbise gibidir ve alır
giyersiniz. Sosyal medyada hınç, bütün bireysellik iddiasına karşın
başkalarının öfkesine katılmaktır. Hınç, birleştiricidir, bizden olmayanlara
karşı öfkelenmemizi kolaylaştırır. Hınç, popülerleştikçe, müzakereyi anlamsızlaştırır
ve çözümü yok etmeye dönüştürür.
Geçtiğimiz hafta bir zoom sırasında hınç kültürü ile
ilgili bir soru soruldu ve aşağı yukarı bunları anlattım. Bir katılımcı mealen
yazıyorum “bu memlekette öfkelenmeden, birilerine hınçlanmadan konuşabilmek
mümkün mü?” diye sordu. “Tam da bunu anlatıyorum, herkes böyle hissediyor, yorumumu
haklı çıkarmış oldunuz” dedim. “Sorun şu ki, sadece biz değil bütün dünya böyle
hissediyor, sizin gibi hissetmeyen yok” diye ekledim.
[Dipnot ta atayım... Sara Ahmed, “The Cultural Politics of Emotion”
adlı kitabında (Routledge, 2004) duyguların sadece bireyler arasında dolaşmadığını,
nesneler ve toplumsal figürlere nüfuz ettiği, yapışan (ilişen) ve anlam kazanan
(dönüştüren) şeyler olduğunu savunur. Ona göre duygular kimlikleri biçimlendiren
ve toplulukları bir arada tutan bir tür kaynaştırıcıdır. Sosyal medyada hınç,
bireysel bir dışavurumdan çok, duygu odaklı (duygulanımsal) bir ekonomi içinde
işleyen, paylaşılan ve çoğaltılan bir gösteriye dönüşür.]
1 yorum:
Selam biriken öfke istenilen alana yönelemeyince çıkış noktası aramak bir nevi en yakındakine ya da çevrendeki insanlara nesnelere yöneliyor Rahatlama sağlıyor belki de. Güzel bir yazı kaleminize sağlık.
Yorum Gönder