Cumartesi, Nisan 19, 2025

Male Gaze

İki fotoğraf da aynı filmden, Ayhan Işık oynamış ama bakmayın, altmışlı yılların  düşük bütçeli, kışkırtıcı “pulp” polisiye avantürlerin biri. Herhangi bir yabancı uzman görse, set tasarımı, oyuncuların jestleri ve dönemin grindhouse estetiğine bakarak Amerikan noir’ini taklit eden B-filmlerinden biri derdi.  Ki öyle…

İkinci fotoğrafta Ayhan Işık, bir banyonun içinde, küvetteki kadın kana bulandığına göre öldürülmüş, “femme fatale” ya da kurban stereotipi gibi duruyor. İlkinde ise fotoğraf kulüp ortamı ve takım elbiseli seyircilerle tipik bir “showdown” (hesaplaşma) sahnesi . İç çamaşırıyla teşhir edilen kadın, Ayhan Işık’ın maskülenliğini vurgulamak için kullanılmış… Male gaze (erkek bakışı) ile istiflenmiş her şey… Ayrıca egzotik bir ötekileştirme, kadın bedeni üzerinde kurulan bir tahakküm ve erkek kahramanın iktidar fantezisi filan diyerek yorum genişletilebilir.

Pulp filmlerin tatlı klişeleri vardır, hikayeler kanlı bir cesetle ya da yarı çıplak bir kadınla açılır. Erkek kahraman yalnız yaşıyordur ve travma dolu bir geçmişi vardır. Karşısına çıkan kadınlar ya tekinsizdir ya da kurtarılmaları gerekir. Femme fatale ya da “damsel in distress” olurlar. Mutlaka ölür ya da öldürürler, entrikacıdırlar. Replikler kısa ve nettir, herkes mutlaka bir biçimde birini tehdit eder. İyi ya da kötü, kimse masum değildir.

Hikaye, ahlaki bir gri alanda geçer ki seyircinin bastırılan arzularıyla örtüşebilsin. Suç, cezayı gerektirmez ama bir biçimde "bedeli ödetilir"… Eden bulur! Mekanlar, ucuz otel odaları, gece kulüpleri, terk edilmiş hangarlar ve arka sokaklardır: Her biri hem iç gıcıklayıcı bir erotizme hem de kanlı cinayetlere  uygundur. Finaller sürprizli olmalıdır, birinin mutlaka son bir kurşunu daha vardır, kadınlar da genellikle “yılan” çıkarlar. Seyirci şaşırmalıdır, bu dünyada güven duygusu “yalanın kıralıdır”.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails