Pazar, Aralık 07, 2025

Bakışın hızı: Yazar, Fan ve Caps

Bir yazarla okuru (ya da artık arkadaş olmuş okuru) mesajlaşıyor. Hepimiz buna benzer caps’ler görüyor, gülüyoruz. Bu capsi bir arkadaşım gönderdi; yazarı tanımıyorum ama profiline bakınca eli yüzü düzgün, pareolu fotoğrafları da olan biri. Görünen o ki beğeniliyor da.

Niye alaya alındıklarıysa okur okumaz anlaşılıyor. Daha ilk cümlede özensiz bir dille karşılaşıyoruz: “roman konu”, “sosyalajik”, “hersey” vb. Kendini “yazar” diye sunan birinin ilk tökezlediği yerin dil olması otomatikman güldürüyor. “Aşk, ihanet, sosyal sorunlar, ölüm, her şey var.” Tam bir tag listesi. “Yaşanmış gerçek hikâye” kalıbından ise eskiden beri hoşlanmam.

Devamında şu cümleyi okuyoruz: “O yüzden yazarken daralıyorum gezerek yazıyorum evde yazılmıyor sürekli bir köşe arıyorum doğa içinde sessiz burası iyi geldi.”

Sanki yazarlık, sürekli “yazamıyorum ama çok hissediyorum” performansı gerektiriyormuş gibi. İlham hikâyesi, metnin kendisinden daha çok yer kaplıyor.

Okur “Dönemselse kesin intihar da var” diyor, yazar da “Çok zekisin 😊” diye cevap veriyor. İddia ile gerçek arasındaki makas açıldıkça komedi artar. Ortada edebiyat konuşması yok; sadece yazar imajı, fan ilişkisi ve dram pazarlaması var. İnsanlar da böyle şeyleri görünce “vasatlık pornografisi” diye dalga geçiyor.

Blogu takip ediyorsanız, görseldeki gibi caps’ler paylaşmadığımı bilirsiniz. İtiraf etmem gerek, vasatlık üstüne espri yapmak aslında hoşuma gitmiyor; epey ergen buluyorum. “Peki niye paylaştın?” derseniz, capsi gönderen arkadaşımı işaret edeceğim. “Yazarlık nasıl ve neden bu seviyeye geldi?” diye sordu.

Ona da söyledim: Kesin, tek bir cevabım yok. Bence eskiden de vasat yazar çoktu. Bugün kitap çıkarmak geçmişe kıyasla hem kolayladı hem ucuzladı; mesele biraz da maliyetlerle ilgili. Bu kadar çok yazar ve kitap olunca vasatlık sanki çoğalmış gibi görünüyor ama oran olarak bakarsak tablonun çok değiştiğinden emin değilim.

Fark bence şurada: Vasat artık çok daha hızlı teşhir edilebiliyor. Üstelik bu kadar kısa metinler kolayca sarakaya alınır. Kimse oturup kadının kitabını açıp okumuyor; okumak zahmetli iş. Herkesin yaptığı, göze ilk çarpanı, en kolay alay edilebilir olanı “tokatlamak”. Demek istediğim şu: Kimse derinleşmiyor; hızlı tepki veriyor. Biz de o hızın içinden bakıp “yazarlık düştü” diyoruz. Aslında düşen belki de daha çok, bakma hızımızın kendisi.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails