Cumartesi, Aralık 20, 2025

Son Okuduklarım 108

Kazazedeler, ilgi çekici bir aşk hikâyesi. Anlatım dilini fragmanlar üzerinden kuruyor. Erkekle kadını ayrı ayrı izliyor gibi olsak da en azından final itibarıyla hikâye daha çok kadının hikâyesine dönüşüyor. Mutsuzluğu doğru hissettirdiği epey yer var. Herkes mutluluktan söz ediyor ama mutluluğu korumak, sürdürmek kolay iş değil: bir anda bozuluveren bir şey. Bunu anlatmak bile hikâyeyi “ağırlaştırıyor” çünkü okur “mutlu son” ister, piyasa da onu paketleyip satar. Albümdeki romantizmin gerçekçi bir ağırlığı var. Dil yer yer tökezliyor; bu orijinal metinden mi geliyor, çeviriden mi, karşılaştıramadığım için emin olamadım.

Erkek Bedeni ise doğrusu hiç haberdar olmadığım, çok ödüllü bir albüm; o yüzden biraz şaşırarak okudum. Karşıma Decameron havasında bir fars çıktı. Haliyle erotik ve meydan okuyucu bir tarafı var, hatta anaakım değerlerle bakıldığında, “iddialı” bir rahatsız edicilik taşıdığı bile söylenebilir. Çizgi roman zaten yeterince ilgi görmediği için pek konuşulmuyor ama yayıncılık adına cesur bir iş çıkmış. Başta bunu “kadın özgürleşmesi” hikâyesi sanmıştım, ilerledikçe daha fazlası olduğunu anladım. Tanımadığı bir adamla evlendirileceği için mutsuz olan genç bir kadın, erkek bedenini bir kostüm gibi giyerek başka bir dünyaya adım atıyor; yalnız erkekleri değil, bütün cinsiyet rollerini tanımaya ve sınamaya başlıyor…

Magritte, sanatçının müzesinde satılacak nitelikte iddialı bir albüm. Hatta müzenin doğrudan desteklemiş olması bile şaşırtmaz, sergiyi tamamlayan bir kılavuz gibi duruyor. Magritte’in hayatını ve eserlerini “anlatmaktan” çok, onun izleri üzerinden yürüyen, görsel estetiği farklı bir denemeye kalkışıp bunu da becermiş bir iş okuyoruz. Magritte’in halüsinatif dünyasına yapılan göndermeler yerli yerinde ve etkileyici. “Auteur”ün kendisini değil, eserlerinde kurmaya çalıştığı anlamı kovalamışlar. Zaten Magritte, yaşadığı hayat bakımından pek de hikâye fışkıran biri değil, bir yaştan sonra münzevileşiyor, neredeyse “amca”laşıyor. Eserleri ise yaşadığı hayatla tezat biçimde fantastik hatta tekinsiz bir hatta devam ediyor. Magritte’i seviyorsanız bu albüm büyük ihtimalle ilginizi çeker.

Yastık Adam ise sevimli bir fikirden yola çıkan bir hikâye: insanların uyumasına yardımcı olan, gövdesiyle kendini yastık yapan bir adam. Ne var ki biraz geveze, kolay akmayan bir tarafı da var. Gerilimi tam netleştiremiyor, demek daha doğru. Temel fikir şu: “İşsiz bir adam tuhaf bir iş bulur ve bunu eşinden gizler.” Değişen müşteriler, tuhaf talepler her seferinde hikâyeyi başka yöne çekiyor. Patronu ve iş arkadaşları da enteresan. Asıl gerilimin, adamın ne iş yaptığını karısı öğrenince başlayacağını biliyoruz, fakat o eşiğe gelene kadar olan fasıl hem kolay geçmiyor hem de sonrasında beklediğimiz kadar germiyor. Öte yandan bu kitaptan kime söz etsem, yerli dizilerden birinde benzer bir hikâye anlatıldığını söylüyorlar. Uyarlanmış mı, aşırılmış mı bilemiyorum.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails