İyilik ve kötülük meselesi, malumunuz, insanın nefsiyle,
vicdanıyla, toplumla ve dünyayla ilişkisini belirleyen bir gerilim… Din ve
“cemiyet” bunu tartışır, kanunlar bunu düzenlemeye çalışır, iyilik ve kötülük,
insanları yakınlaştırır ve uzaklaştırır. Kötülükten sakınırız, iyilikse
öğretilir, yaygınlaştırılmaya çalışılır, dayanışmayı çoğaltır.
İyilikle karşılaşan insanlar ne hissederler diye sorsak,
teşekkür ederler, minnet duyarlar… diye düşünürüz. Yaş aldıkça olabilir, bunun
cevabını hemen veremiyorum artık… Çünkü görüyorum ki, bazı iyilikler,
karşısındakinde bir hoşnutluk değil, neredeyse bir tür öfke yaratıyor. İyilik
her zaman sempatiyle karşılanmıyor gibi geliyor bana… Nefret ölçüsünde bir
hoşnutsuzluktan, bıkkınlık, usanç ve iğrenme karışımı bir histen söz
edebilirsek, hah diyeceğim, tam da böyle bir hisle insanlar kendilerine iyilik
yapanlardan uzaklaşıyorlar.
Adam Phillips, “insanlar bazen iyiliğe karşı çıkar çünkü
o iyilik, yardım edilenin yaşamındaki kontrol hissini tehdit eder” diyor. İyilik,
onların zaaflarını gösteriyor çünkü, öyle bir gerginlik hissediyorlar, teşhir
edilmiş, işaretlenmiş, tahkir edilmiş gibi garip bir elektrikle doluyorlar.
Düşmanı olsan yapmazlar böyle bir şey yaşamazlar, hasmını
eşiti gibi gördüklerinden onları, kendilerine iyilikle bakan kadar
önemsemiyorlar. Çünkü düşman eşittir, ama iyilik eden üstün konumdadır. Hatırlayanlar
olabilir, Nietzsche “İyiliğin Soykütüğü’nde” der ki: “İyilik yapan, iktidarını
hissettirmek ister.” Sen onlara yardım edince asıl eksikliklerini görüyor ve
bundan daha çok rahatsız oluyorlar.
Bir bakmışsın hiç ummadığın biri sana ateş püskürüyor,
pıyy diyorsun ne düşmanlık yaptım ki düşmanlık görüyorum.
Oysa senin iyiliğin, onun kendine dair kurduğu güçlü
imgeyi zedelemiş olabilir. Lacan’a göre “Ötekinin bakışı bizi kurar.” Yardım
edenin bakışı, karşısındakine kendi eksikliğini hatırlatır.
İnsanlar birbirini sevmeyebilir, bu garip değil, bana
ilginç gelen, birbirine iyilikle yaklaşmış ve uzaklaşmış insanların “kavgası”…
Önce anlamıyordum, şimdi galiba birazcık daha anlıyorum. Karışık gibi duruyor
değil mi?
İnsanı sürükleyen egosu… Ve belki de egonun iyiliğe karşı duyduğu bu kırılganlık, bazı ilişkileri sevgi değil utanç ve kızgınlıkla bitiriyor.
![]() |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder