İyilik ve kötülük meselesi, malumunuz, insanın nefsiyle, vicdanıyla
dünyayla ilişkisini belirleyen bir gerilim... Din ve "cemiyet" bunu tartışır, kanunlar bunu
düzenlemeye çalışır, iyilik ve kötülük, insanları yakınlaştırır ve uzaklaştırır.
Kötülükten sakınırız, iyilikse öğretilir, yaygınlaştırılmaya çalışılır,
dayanışmayı çoğaltır.
İyilikle karşılaşırsa insanlar ne hissederler diye sorsak, teşekkür ederler, minnet duyarlar… diye düşünürüz. Kimi zaman bu cevabı veremiyorum artık… İyilik her zaman sempatiyle karşılanmıyor gibi geliyor bana… Nefret ölçüsünde bir hoşnutsuzluktan, böyle bir histen söz edebilirsek, hah diyeceğim, tam da böyle bir hisle insanlar kendilerine iyilik yapanlardan uzaklaşıyorlar.
İyilik, onların zaaflarını gösteriyor çünkü, öyle hissediyorlar. Düşmanı olsan yapmazlar sanki, hasmını eşiti gibi gördüklerinden onları, kendilerine iyilikle bakan kadar önemsemiyorlar. Sen onlara yardım edince asıl eksikliklerini görüyor ve bundan daha çok rahatsız oluyorlar.
Bir bakmışsın hiç
ummadığın biri sana ateş püskürüyor, pıyy diyorsun ne düşmanlık yaptım ki
düşmanlık görüyorum.
İnsanlar birbirini
sevmeyebilir, bu garip değil, bana ilginç gelen, birbirine iyilikle yaklaşmış
ve uzaklaşmış insanların “kavgası”… Önce anlamıyordum, şimdi galiba birazcık
daha anlıyorum. Karışık gibi duruyor değil mi?
İnsanı sürükleyen
egosu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder