Altmışlı yılların
ikinci yarısında çıkan haftalık ABC gazetesinde
yayınlanan Barbarella’yı okudum. Barbarella’yı
ilk kez 80'li yıllarda Ankara’da ABC kitabevinde
Fransızca albüm olarak görmüş, pahalı olduğu için alamamıştım. Yıllar sonra
Türkiye’deki ilk yayınının G.Scognamillo
aracılığıyla ABC gazetesinde gerçekleşeceğini öğrenecektim. Scognamillo,
kendisiyle 1991 yılında yaptığım röportajda Jean-Claude
Forest ile olan dostluğunu anlatmış, dizinin Türkiye’deki yayını sırasında yaşadıklarını aktarmıştı. O dönem çalıştığı gazeteye, Akşam’a
önermiş örneğin, Forest telif de istemiyormuş filan ama gazetedekiler bu
tutmaz diyerek ilgilenmemişler…
ABC, Kemal Uzan’ın gazetesi, tarz olarak (resimlerin kullanılışı,
mizanpaj, fotoğraflar, spotlar, manşetler vs) Yeni
İstanbul gazetesini andırıyor. Yeni İstanbul
da Uzan ailesinin gazetesiydi. Popüler bir sol gazete olmak iddiasıyla ortaya
çıkmış, transfer ettiği gazetecilerin kısa sürede ayrılmalarıyla (maaşları
ödenmemişti) eski haline, klişe deyimiyle bulvar gazetesi biçimine geri
dönmüştü. ABC, Yeni İstanbul’a benzer şeyler
yaşıyor. Başlangıçta bir magazin gazetesi aslında ama
edebiyat magazini de yapıyor. Ünlü edebiyatçılar, çizerler, eleştirmenler,
çevirmenler yer alıyor gazetede. Sonra giderek skandal ve dedikodu gazetesine
dönüşüyor. Barbarella gazetenin bu sürecinde “aralarda bir yerde
yayınlanıyor”. Bir dönem çizgi romanlar yayınlayalım diye düşünülüyor
muhtemelen. Barbarella tam sayfanın boydan yarısını kaplayarak yayınlanıyor.
Hepinizin bildiği gibi Barbarella Frankofon kültüründe sansürle başı derde
girmiş erotik bir çizgi roman. Filme (elbette sansasyonelliği
nedeniyle) uyarlanan dizide cinsel ilişkiye girmekten çekinmeyen, cinsel
ilişkiyi bir tabu olarak görmeyen bir kadının serüvenleri anlatılır.
Barbarella’yı
okurken, ilk olarak, ne kadar cesur, Fransa'da niye tartışılmış anlamak istedim, ikincisi bizde yayımlanırken nerelerde sansür edilmiş diye dikkat kesildim. Bazı kareler çıkarılmış, o
anlaşılıyor çünkü… Peki erotizmi rahatsız edici mi derseniz eğer.. bir karşılaştırma yapayım. Yerli çizgi romanımız
yaklaşım itibarıyla adult'tur… Barbarella ile kıyas götürmeyecek ölçüde "cesur", “açık” "tuhaf" sahneler içerir... Cinselliği imleyen sahneler o kadar çoktur ki... Daha
bugün Azmi Nihad’ın yazdığı Şahap Ayhan’ın çizdiği Safiye
Sultan’a (1953) baktım. Haremde cariyeler
Safiye Sultan’ın ayaklarını o kadar beğeniyorlar ki ayakkabılarını çıkarıp
ayaklarını öpüyorlar. Bu sahne 1953 yılında Yeni
Sabah gibi muhafazakâr bir gazetede yayınlanıyor.
Şunu sorabilirsiniz, madem bu kadar çok var, alışığız, niye Barbarella sansürlenmiş? Onun üzerinde spotlar var, gazeteciler dikkat çekeceğini bilirler cevabını vereceğim.
[2006 yılında
yazmışım]
2 yorum:
Levo sen bu Safiye sultan cariyeler sahnesini
anlatınca aklıma hemen Halit Refiğ'in "Haremde Dört Kadın(1965)
filminin şu meşhur sahnesi geldi
https://www.google.com/search?q=haremde+d%C3%B6rt+kad%C4%B1n+lezbiyen&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=2ahUKEwiWztqPq7L6AhVRgs4BHRaQDOUQ_AUoAXoECAEQAw&biw=1163&bih=525&dpr=1.65#imgrc=tl5dMX-yl8ICHM
Acaba dedim üstat Refiğ de bu sahneden
ilham almış olabilir mi?
Emrah Özen
Mümkün, "harem" deyince popüler kültürün aklına geliyor bunlar, Yalaz da benzer telden şeyler anlatırdı
Yorum Gönder