Cuma, Ağustos 12, 2022

Kahire Batakhanelerinde

Vedad Örfi Bengü, geçen yüzyıl yaşamış en ünlü serüvencilerimizden biri, kendisiyle yıllar önce Mısır filmleriyle ilgili çalışırken "tanışmıştım", öncesinde pek bilmezdim. Meraklısı magazini bol olduğu için neler neler yaşadığına ayrıca bakabilir. Bilerek serüvenci dedim, tatlı bir mirasyedi ve hovarda aslında, türlü türlü işler yapıyor ve batırıyor, yazarlık, oyunculuk, yapımcılık gibi say say bitmez falanı filanı var. Memet Fuat'ın babası, Nazım'ın Piraye'sinin ilk kocası, Nazım'la arkadaşlar üstelik... Gölgede Kalan Yıllar güzel bir kitaptır, tatlı tatlı anlatır o zamanları...

Kahire Batakhanelerinde (1946)  polisiye unsurlar taşıyan bir serüven romanı... Vedad Örfi yazdığı için ilginç, en azından benim için öyle... Bengü, uzun yıllar Mısır'da yaşıyor, oralarda çalışıyor, film bile "çekiyor", Türkiye'de Nijat Özön gibi ciddi insanlar bile onun Mısır sinemasını kurduğuna inanırlar, artık o mu inandırdı, onlar mı inanmak istediler bilemiyorum, palavra çünkü... Laf uzamasın, romanı görünce acaba dedim yaşadıklarını mı anlatmış, e anlatmış, hatta romanın en canlı bölümleri Mısır'da geçiyor... Bu kısmı gülümseyerek yazıyorum, eserin kahramanı bir uyuşturucu şebekesiyle mücadele ediyor, kokainden esrardan tiksinen-tiksindirmek istenen bölümleri var, gel gör ki, Vedad Örfi'yi de bir müptela olarak biliyoruz... Ele verir talkını, kendi yutar salkımı misali...

Roman, İstanbul'da Prenses Canan'ın (!) cinayetiyle açılıyor. Eski bir gazeteci ve emniyete çalışan bir "görevli" olan kahramanımız Sahir Yıldırım, tesadüfen oradan geçerken silah sesleri duyuyor ve olaya dahil oluyor. Şüphelendiği Doktor Sigoff'un peşinden Mısır'a kadar gidiyor ve adamın sadece katil değil, büyük bir uyuşturucu şebekesinin lideri olduğunu anlıyor. 

Dağınık bir novella, bir ülkeden başka bir diğerine yolculuk etmek o yıllarda serüven sayıldığından yeter sayılmış, gerilimler itiraflarla ve tesadüfen kulak misafiri olmayla filan kuruluyor. İstanbul, Larnaka ve Kahire'de geçen bölümleriydi, doktordu, kokaindi, Prenses Canan'dı, Berberilerdi, oryantal bir ucuz roman okuyoruz. Muhtemelen, bir gazetede tefrika edilmiş, Vedad Örfi yazarken sıkılmış veya ucunu kaçırmış. 

Dikkat çekici bir iddiası var, romanın kötü adamı gramofon satan biri, ithalatçı gibi bir şey, uyuşturucuları gramofon içine koyarak bir ülkeden diğerine taşıma yoluna gidiyor. O yıllarda sahiden bu yapılır mıymış insan merak ediyor...

1 yorum:

DüşTasarımcısı dedi ki...

Prenses Canan cinayeti ile açılış yapan, Mısır'ı anlatan, gramofon içine uyuşturucu konulan detaylar içeren bu kitabı merak etmedim dersem yalan olur doğrusu...
Blogunuzu sevgili Momentos arkadaşımızın Spotify'da yaptığı programdan ve blog tanıtımından duyarak geldim :)

Related Posts with Thumbnails