Yukarıdaki ilüstrasyonu kim çizdi diye bana sorsalar, Cemal Dündar derdim... Karakterizasyon, boyama biçimi ve üslup diye başlayıp şu bu diye sıralardım. Oysa Münif Fehim imzası var...
Aralarındaki usta-çırak ilişkisini bilmiyordum, benim için zihin açıcı oldu... Dündar'ın pek çok işine ve piyasayla ilişkisine artık daha farklı bakacağım. Etkilenmiş, benzer bir çalışma biçimiyle başka bir noktaya ulaşmış...
Ve bence bu çalışmayı daha çok o çizmiş, Münif Fehim son rötuşları yapmış, imzasını atmış...
Yukarıdaki Aydın Aliustaoğlu imzalı görsel aslında bir kartpostal. Dönemin koşullarına göre esprisi olan bir baskısı var, ön kapakta küçük bir dikdörtgen açılmış, sayfayı çevirince arkadaki (yukarıdaki görselde yandaki) karikatürü görüyorsunuz. Hammal, küfesinde damadı getirmiş, gerdek gecesi esprisi yapılmış... Bugün esamisi okunmasa da kartpostallar, büyük bir pazardı, pek çok ilüstratör ve çizer, bu alanda iş üretiyordu. Yetmişli yıllar olmalı.
Baltacıoğlu'nun "
Andaval Palas" isimli bir oyunu var, ben çok tezli, çok büyük laflı, çok makale gibi olduğu için beyfendinin oyunlarını bir türlü sevemedim, ısınamadım. Sıkıcı buluyorum diyelim. O faslı geçiyorum, oyunun kitap olarak yayınında iç resimleri-vinyetleri ünlü ressamımız Zeki Faik İzer yapmış, o sebeple oyundan bahsediyorum.
İzer, cumhuriyet kanonunun parçası, resim tarihimizin ayrıksı bir yüzü, entelektüel hasbihallerin iştahlı bir müdavimi olması bakımından ilginç bir isim. Oyun için yaptığı vinyetler, Baltacıoğlu'nun iddialı teatralliğine ayak uydurmak için çizilmiş, öyle anlaşılıyor. Netlik değil, sezgisel ve bazen soyuta kaçan bir üslup arayışı olmuş... Kitap resimleme ve vinyet geleneğimiz içinde farklı bir yorum olarak hatırlamamız gerekiyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder