Çarşamba, Haziran 24, 2020

Bir gösteri sanatçısı olarak "ben"


Tam tarih veremiyorum ama altmışlı yılların ikinci yarısından bir fotoğraf bu... Senarist Bülent Oran, Pazar sinema-magazin dergisine poz vermiş...Şapkası, bilekteki iki ayrı kol saati... telefonla konuşur gibi yapması filan...

Malum, cinsiyet rolleri gereği, erkekler pek kendilerini "tasarlama" gereği duymazlar, süslenmek, boyanmak, renkli elbiseler giymek kadınlara özgü sayılır... Seksenli yıllarda bile kırmızı pantolon giyen bir erkeğe insanlar dönüp dönüp bakarlardı, alışılmadık sayılırdı. Aziz Nesin, çocuklarına telkinde bulunurmuş, bir erkeğin siyah, kahverengi, gri gibi renkler dışında giyinmesini "efemine" sayar, müdahale edermiş... Yetmişli yıllarda sağdan ve soldan erkekler neredeyse militanca üniforma gibi benzer şeyler giyerlerdi, parkaları, ceketleri düşünün... Fakültede öğrenciyken ilk iki yıl ceketle dolandım, meğer sağcı çocuklar arkamdan Fransız Sosyalistleri gibi dolanıyor derlermiş... bu etikette ceketimin katkısı büyüktü! Üniversitede ilk çalıştığım yıllarda Ülkücüler, saçlarına jöle süren erkek öğrencileri döverlerdi...Erkek değin karı gibi süslenmezdi. Meramımı biraz karışık anlatmış olabilirim, geçen birisi yazmış, geçmişte erkeklerin tek aksesuarı kol saatleriydi filan demiş... E Bülent Oran iki tane takmış işte! 

Nesin'le aynı dönemin insanı Bülent Oran... Resme bakınca kendini ilginç göstermek istediği anlaşılıyor... Bir tık farklısı, dikkat çekicisi... Başka bir çağda yaşıyoruz, herkes her gün kendini anlatıyor ve sunuyor, teşhir ediyor, fav'larla yaşıyor. Oran, bugünden bakınca çok da acayip bir şey yapmamış ama e işte o dönem için ayrıksı durmuş, durmak istemiş... 

Meraklısı için not, Oran çok senaryo yazıyor ya, alt yazıda o sebeple "dünya şampiyonu" demişler...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails