Baba tarafından dedem, aventüriye sürdürdüğü İstanbul hayatından vazgeçerek, yol çalışması için Ankara'ya gelmiş biri, bir ya da iki kez, dinamitle patlata patlata, düzlenerek açtıkları yolları anlatmıştı. "Aylar sürerdi, aylar aylar" derdi. Sıkıntılı, cançıkartan, ağır mı ağır, bitmek bilmeyen bir iş olmalı ki, hemen kıyıcı ustabaşılar geliyordu aklına...
Yaz kış çadırlarda kalırlarmış, mezbebelik dese de askeri bir disiplin olduğunu eklerdi, artık nasılsa, tektip kıyafetler giyerlermiş, nasıl hoşuna gidiyorsa, söylerken gülümserdi, arada bir hamama götürürlermiş. Kızılay yemek verirdi derdi ama çocuk aklımla hiç anlamazdım gerekçesini... Afet değil, felaket değil diye düşünürdüm.
Ondan sebep, fotoğraftaki işçiler, demiryolu inşaatında çalışıyorlarmış gibi geliyor bana...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder