Şöyle anlatayım, o dönem -ki aşağı yukarı otuz yıl kadar daha devam etti- gazetelerde flört ve evlilik köşeleri olurdu. Evlenmek ve tanışmak için kadınlar ve erkekler mektuplar gönderir, yazışır, buluşur, meseleyi ilerletirlerdi. Sahiden çok popülerdi, hatırlayanlar olabilir, Oktay Arayıcı'nın Rumuz Goncagül oyunu da o yıllarda ilk kez sahnelenmişti. İrfan Tözüm de aynı oyunu sinemaya uyarlamıştı, talipleriyle uğraşan Türkan Şoray'dı filan...
Bu mektuplarsa, "Sisli" rumuzuna (nickname) yazılmış, erkeklerden gelen mektuplar... Anladığım kadarıyla Sisli'nin yazdıkları gazetede çıkmış, taliplileri gazeteye mektuplar göndermiş, gazetede onları topluca Sisli'ye akarmış... Sahafları düşmesi ise muhtemelen Sisli'nin vefatıyla olmuş, terekesinden çıkmış...
Sisli'nin ne yazdığını bilmiyorum ama okuduğum mektuplarda bütün erkekler "çiftlik hayatını çok sevdiklerini" belirtiyorlar, demek ki hanımefendi, böyle bir talepte bulunmuş... Onu seven bana yazsın demiş olmalı...
"Neden olduğunu bilmemekle beraber, çiftlik hayatını severim", "Çiftlik ve yaşamına karşı duyduğum merak ve özleme doğaya karşı olan tutkumdan ileri gelmekte", "Tam aradığınız çiftlik hayatını seven beyim", "çiftlik hayatı ve hayvancılık bakım ve değerlendirilmesi hususunda bir hayli ömür çürüttüm", "çiftlik hayatını seven modern bir beyim" gibi açıklamalar yazılmış...
Kastedilen çiftlik hayatı ne bilmiyoruz, köydeki tarla mı, bostan mı belirsiz... Ama çiftlik hayatının tınısı sanıyorum o yıllarda romantikti... Temiz hava, taze gıda, uçan kuşlar, şırıl şırıl akan çeşmeler... Dürüst ve samimi insanlar falan filan...
Erkeklerin hepsi özene bezene kendini anlatmış, tanışmak istiyorlar, fotoğraf o denli yaygın değil... Mektuplara iliştirilmemiş... İçlerinde on beş yıllık memur da var, Mercedes arabası olduğunu söyleyen de, Led Zeppelin dinleyen de... O rakınrol abimiz o köye gitmemiştir diye umut ediyorum...
Şimdi stalklıyor ya insanlar birbirlerini... O tarihte fiziken birini görmek bile mesele...Beyfendilerin kibar kibar kıvranarak yazdıklarını görünce o yıllarda kadınlarla karşılaşmak, ilişki kurabilmek çok daha zahmetliymiş, bu görülüyor...
Diğer yandan mektupları okurken tuhaf bir biçimde rahatsız oldum, nedenini de önce anlayamadım, galiba geçmişe saçma bir masumiyet atfediyorum, o masumiyetin içinde insanların mahremini ve mambo jambosunu görmek beni huzursuz etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder