Pazartesi, Nisan 22, 2024

Muhterem hanımefendi

Altmışlı yıllardan bir hayran mektubu, Çolpan İlhan'a yazılmış. "Muhterem hanımefendi" diye başlamış, meramını "sizi her an karşımda görmek istediğimden bir fotoğrafınız lütfederseniz minnettarınız olacağım" diye anlatmış. Dil şahane, nezaketli ve mesafeli... Ne yazık ki, Çolpan hanıma ulaşmamış gibi duruyor, çünkü mektup hiç açılmamıştı, ben açtım.

Yeşilçam'dan önce radyo sanatçılarına yönelik büyük bir ilgi var, mektuplar, imzalar, alkışlar, konser öncesinde toplaşmalar... Zeki Müren, cumhuriyetin ilk starı olmuş bu bakımdan... Bu fan kültürü nasıl gelişti ve normalleşti ölçebilmek sanıyorum çok mümkün değil. Bir milad varsa, o Yeşilçam olmalı diyoruz... Yeşilçam sadece filmleriyle değil, kendiyle alakalı medyayı da bu yönde kullanmak istemiş, o anlaşılıyor. Örneğin yukarıdaki adres, bizatihi dergilerde paylaşılıyor. Oyuncular, seyirci mektupları almak için genellikle ev adreslerini veriyorlar. Mektupların çokluğuyla övünülüyor filan. Sonra fanların kendi aralarında rekabet etmesi doğallaşıyor şu bu...

İsim vermeden anlatacağım, 2008 yılında bir yemeğe davet edilmiştim. Ev sahibinin hayat arkadaşı eski bir Yeşilçam yıldızıydı ve onun bir hayranının Antep'ten gönderdiği yemekleri yemiştik. Şaşırmıştım. Her hafta gönderiyormuş. Allah için çok güzel, çok zahmetli yemeklerdi, afiyetle yedim ama bu enerjiyi halen hatırlıyorum. 

Fan kültürüne çok uzak biri değilim, çocukluğumdan beri bir kişiye ya da bir örüntüye tutkuyla karışık hayranlık besleyen yüzlerce insanla karşılaştım, tanıştım, arkadaş oldum. Yine de bir Ajda Pekkan hayranıyla yaptığım sohbeti hiç unutamıyorum. Neden bu kadar çok sevdiğini açıklamasını beklemiyordum ama sevmeyenlere veya farklı biçimde sevenlere karşı kurduğu ve büyüttüğü öfkeyi dinlemek beni heyecanlandırmıştı. 

Düşünerek mektup yazıyor ve fotoğraf istiyorsunuz, günlerce mektubu bekliyorsunuz. Tuhaf bir aşk... 

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails