Cumartesi, Ağustos 02, 2025

Sıralama

Dan James’in Mosquito (2005) adlı grafik romanında, bir erkek çocuğunun okuma serüveni anlatılır. Başlangıçta anne kucağında Dr. Seuss, sonra ilkokul yıllarında Tenten ve Roald Dahl. Ergenlikte bir elde Lovecraft, diğer kenarda Kafka. Sakal ve bıyığın belirdiği yirmili yaşlarda ise sahneye Borges çıkar.

Bizde olsa, hatta ben olsam nasıl olurdu bu sıralama diye düşündüm. Türkiye’de Lovecraft’la büyüyen pek yoktur mesela. Poe deseniz, hadi belki. Eskiden olsa en azından başlangıçta bir ortak paydamız vardı: Cin Ali. Şimdi o bile kalmadı.

Devlet okulu ayrı bir dünya, özel okul başka. Herkes kendi “meşrebine” göre bir şeylere değer veriyor, bir diğerini dövüyor. Artık kimse kimseyle aynı hikâyeyi okumuyor. Aynı kitaplar etrafında birleşemiyoruz. Çok da umursamıyoruz. Bu durum, yalnızca edebiyatın değil, hatırlamanın da şekil değiştireceğini gösteriyor.

Benim listem şöyle başlardı: Cin Ali, ardından Milliyet Çocuk, sonra belki Enid Blyton ya da Kemalettin Tuğcu ile devam ederdi. Peşinden Tarkan çizgi romanı gelirdi. Tuhaf bir karışım olduğunu kabul ediyorum.

İlk gençlik deyince aklıma hemen Mehmet Eroğlu geliyor. Sonra bir tür açgözlülük başladı; tek bir yazarla tarif edilemeyecek kadar çok sesli bir dönem yaşadım. Her şeyi okuyordum, delidivane.
Seksenlerde büyüklerimizden, okur yazar öğretmenlerden en çok Orhan Veli ve Sait Faik’in adını duyardık. İnce Memed’in galiba üçüncü romanı Hürriyet’te tefrika edilmişti de Yaşar Kemal’le öyle tanışmıştım. Benim aile ve okul çevremde en çok bilinen yazar, açık ara Aziz Nesin’di.

Hep söylüyorum: seksenlerin ortasından itibaren (galiba 1983), çıkan neredeyse her yerli romanı okudum. Şimdi bu mümkün değil. Bir kuşağın neyi çok okuduğunu ölçebilmek artık kolay değil. Yayınlar takip edilemeyecek kadar çoğaldı, gürültü arttı, iz bırakanlar azaldı diyelim.

[Bitirirken ters köşe yapayım: İlk okuduklarımız gerçekten bu kadar önemli mi? Aydınlanmacı pedagoji, ilk okunan kitapların daha sonra okunacakları, hatta karakteri belirleyeceğine inanır. “Ne okuyarak büyüdüysek, kime özendiysek, kimin hikâyesinde kendimizi bulduysak… onu kaybetmeyiz” diye düşünülür. Bu yüzden öğretmenler ve ebeveynler, çocuklar “yanlış” şeyler okumasın diye cebelleşip dururlar. Fazlasıyla iyimser ve romantik bir bakış olduğu aşikar, değil ilk kitaplar, okumak bile herhangi bir sonucun garantisi olamaz çünkü.]



Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails