![]() |
Sınırdan giren dört arkadaşı tek tek sayalım: Kaçakçılık, pahalılık, lüks ve verem... Birinin elinde gazete var, manşette şöyle yazılmış: "Turistlere müşkülat [zorluk] çıkarılıyor"
Meğer bu dört arkadaş turistmiş... Espri altta yazılmış: "Turistler: Sen gel de şu gazetelerin yazdıklarına inan!" Turizler ve yabancılar ellerini kollarını sallaya sallaya gelip neler neler ediyorlar bize...
Neden verem mikrobu yurt dışından geliyor ki diyen olmuş mudur mesela o yıllarda... Hani yoksulluk, iyi beslenememe, ısınamama filan değil doğrudan dışarıdan "inneyle" zerkedilmiş bize... Vay vay... Bizde sermaye sömürü yoktu, bunlar hep emperyal oyunlarla memleketimize şey edildiler... Biz ne biliriz efenim kapitalizmi, "bahalılığı", İngiliz sicimiyle bizi "oynattılar" işte... Yav he he mi diyordu genşler? Devam edelim, görür görmez dikkat çekiyor, "lüks" neden kadınlarla özdeşleştirilmiş veya... Bugün olsa correct bulmaz ve kiliktivizmle madara ederiz değil mi?
Dönemin ruhu diyoruz, o senelerde öyle bir siyasi iklim vardı diye açıklıyoruz filan... Oysa popüler kültür, tuhaf bir devamlılıkla yaşar, eskidi sanırız, geçti modası deriz, tabii ki eskir ve modası geçer ama o işin görünen tarafıdır, zihniyet dedik yukarıda, o popüler inanış, bukalemun gibi başka başka kostümlerle hayatına devam eder.
Düşünün yukarıdaki karikatürdeki espriyi iki önemli sanatçı akletmiş, kapağa taşımışlar, hani diyorsun, nanik yaparlar, akıntıya kapılmazlar filan... Nerdee? Dış mihraklar denilen "öcü" geçti mi, geçer mi, biter mi?
Bu karikatürü seviyorum, çünkü bön ve kıt kafalı şovenizminin nadide bir örneği...Yoksa gabi mi deseydim?
1 yorum:
Demek her dönem dış güçleri suçlamak, geçerliymiş:))
Çenebaz
Yorum Gönder