Hikaye olarak ilgimi çektiği için haberlere kapılıp turneleri takip ettiğimi biliyorum. Esamisi okunmayan bir sürü boksör, dilini bilmedikleri bir ülkeye gelip parasına maç yapıyorlar...Yerli ve yabancı organizatörler, bahisler, polisler, yerel kabadayılar, küçük büyük tartışmalar filan derken neler neler oluyor... Buralara kadar gelen boksörleri, boksörden çok serüvenci saymak gerekiyor...
Bir boks maçını canlı olarak seyretmiş değilim...Bahis oynandığı için seyircilerin çılgınlaştığı, maça çok katıldığı söylenir, yine hiç seyretmedim ama at yarışlarında da benzer tepkiler izlenebiliyormuş.
En fazla on iki yaşındayken, Ankara'da o yıllarda yaşadığımız mahallede, bir apartmanın bodrum katında, sahiden çok tuhaf bir horoz döğüşü seyretmiştim... Seyretmek de denemez, en fazla beş dakika o ortamda kalabildim. Kalmama izin verdiler demek daha doğru...
Şaşırdım ve korktum elbette, bu kadar çok bağıran ve küfreden erkeği (amca ve abiyi) daha önce görmemiştim. Üstelik hemen hepsi ortadaki horozlar kadar hoplayıp zıplıyorlardı. Çok sıcak ve havasız gelmişti, bugün dahi hatırladıkça o kokuyu hissediyorum sanki.
İnsanların maçı-yarışı veya gösteriyi seyrederken değişmeleri, iştah, öfke ve şehvetle izlediklerine "kapılmaları" bana maç kadar seyirlik gelir. Ve mutlaka para, bu kapılmayı daha da koyulaştırıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder