Ankaralı bir aileden geliyorum, hem anne hem de baba tarafım Altındağ'ın mahallelerinden birinde Hacettepe'de yaşamışlar. Hatta babaannemin evlenmeden önceki soyadı Altındağ'dır, gerçi Ankaralı olup da tarihi kale çevresinde yaşamamış ve çalışmamış yok gibidir. Hacıbayram, Anafartalar, Aktaş, Hacettepe, Samanpazarı, Hamamönü ahalinin rağbet ettiği muhitlerden sayılır, eskiden Ankara dendiğinde buralar akla gelirdi.
Şehir büyüdükçe, benim de şahit olduğum bir biçimde, merkez, Ulus'tan Kızılay'a doğru kaydı. Merkezin değişimi, haliyle demografik farklılaşmayı işaret ediyordu. Altındağ nüfusu da sürekli bir sirkülasyona uğradı, özellikle altmışlı yıllardan itibaren başka semtlere, apartmanlara taşınmaya başlayıp oldum olası yoksulları ve karmaşasıyla anılan Altındağ'dan uzaklaştılar. Onların boşalttıkları evlere genellikle şehre yeni gelenler yerleşti. Altındağ, daima göçmenlere ev sahipliği yaptı demek daha doğru. Nasıl anlatsam, mesela cumhuriyetin ilk kırk yılında Erzurum mahallesinde Kürt, Sakarya mahallesinde Boşnak, Aktaş'ta Arnavut kökenliler yaşıyordu. Daha sonraları hemşerilik esasına göre toplaşmalar oldu, örnek olsun diye yazıyorum, Atıfbey'de Gümüşhaneliler ve Bayburtlular vardı filan.
Altındağ, sadece yoksulluğuyla değil suçla, gece hayatıyla ilişkilendilirdi, genelev oradaydı, pavyonlar diziliydi, kumar oynanıyor, uyuşturucu satılıyordu. Şimdilerde pek yapmıyorum ama eşe dosta, Ankara'ya dışarıdan gelen arkadaşlarıma, oraları hiç bilmeyen Ankaralılara size "underground Ankara'ya" götüreceğim der, bir Altındağ gezisi yaptırırdım. Örnek vereyim, 2010 yılında Ramazan'da Atıfbey mahallesinde gündüz vakti uyuşturucu ve içki içen en az elli kişilik güruhu gören İstanbullu bir yapımcı sahiden korkmuştu. Beş altı yıl önce aynı bölgede İslami bir yoğunlaşma oldu, Arapça konuşan çok sayıda erkek görmüştüm. Yenidoğan, Hizbullahçı oldu diyenler vardı.
Bunları niye anlatıyorum, Altındağ nüfusunda sürekli bir "taşınma" vardır diyebilmek için... En son nüfus sayımı sırasında bölgede-Atıfbey'de çalışan bir arkadaşım her evde kırk elli kişi yaşamasını yorgunlukla anlatmıştı. Akşama kadar beş altı evi sayabilmişti. Altındağ'da Suriyelilerin yaşamaya başladığını, çatışmaların çıktığı bölgeye yakın olan mobilya atölyelerinde çok çok ucuza çalıştıklarını biliyorum.
Son bir haftadır olup bitenler, açık söylemek gerekirse Altındağ için yeni veya beklenmedik değil aslında... Toplu kavgalar, bıçaklamalar, ölümler, yakmalar, ev basmalar Altındağ'ın tarihinde, naturasında vardır. Her gelen göçmen kafilesi, bir önceki kuşakla çatışır, fetih ve çöreklenme kavgası denebilir buna... Dikkat ederseniz bölgede yaşayan Suriyeliler de göze göz çatışmışlar... Çatışmasalar, dayanışma içinde olmasalar orada barınamazlar zaten.
Altındağ hakkında sosyal medyada yazılanlar, genel olarak memleketin kendine ve yaşadığımız döneme özgü çatışmalarından çok çok farklı değil ve doğrudan Altındağ ile ilgili değil, o sebeple yazayım istedim. Diyecek de lafım çokmuş, kısa kesiyorum...
Not: Fotoğrafı sosyal medyadan buldum, güzelmiş, kim çekmiş bilmiyorum, affetsin...