Bu mesele ne zaman açılsa sosyal medyada beter olsunlar diyenler, şimdiki dergileri Gırgır'la ve Oğuz Aral'la kıyaslayarak tükaka edenler çıkıyor. Doğrusu klişelerle veya inançlı idealistlerle tartışmak kolay değildir, kimseyi ikna etmeye çalışmıyorum, sadece bir parça farklı düşünülsün istiyorum.
Mizah dergileri aktüellikle yaşarlar, geçmişte çıkmış ve başarılı olmuş bir dergiyi bugünün okuru beğenmez, komik bulmaz ve anlamaz. Biz o dergilere bakarken, nostaljiyle hislenebilir, o esprileri hatırlarken geçmişi yad edebiliriz. Sırf bize güzel geldiği için o dergiler daha iyiydi demek hakkaniyetli olamaz, ancak ve ancak idealleştirme olabilir.
Gırgır, çok satar bir dergiydi ama Türkiye'nin en çok satan gazetesinin ve bir dağıtım tekelinin yayınıydı. Eğlence imkanlarının sınırlı olduğu, televizyonun İstiklal Marşıyla açılıp kapandığı, sansürlü bir dönemin konuşkanıydı. Sadece Gırgır mı çok satıyordu? Nedense adı pek geçmez ama Çarşaf bile o kadar çok satıyordu ki bugünkü mizah dergilerinin toplamından on beş misli daha fazla satışa sahipti.
Türkiye, 1970-1990 aralığında medya tarihimizin en çok satan dergilerini çıkarmıştır. Yüzbinin üzerinde satan çok sayıda dergi sayılabilir. Bugün kırk bin satan Ot ya da Kafa gibi dergiler, çok satıyor diye geçiyor, oysa 1979'da onun biraz üzerinde satan bir mizah dergisi kapanıyordu.
Tarih vereyim, 1991 yılında bütün dergiler, televizyona yenildiler. O kadar çok kanal oldu ki, insanlar, dergilerdeki mizahı televizyonda buluyorlardı.
Oğuz Aral da dergi çıkarıyordu, dergisini kapatmak zorunda kaldı. Gırgır mizahı tarih olmuştu, artık televizyonda olmayanı anlatmak gerekiyordu. Şöyle söyleyeyim, Gırgır döneminin marjinal ve az satan dergisi Limon, sırf bu yüzden an çoksatan dergi oldu...Hem de birdenbire.
Nostalji kötüdür demiyorum, bir tükenmişliği, artık tekrar edemeyecek bir zamana özlemi gösterir.
Kendi adıma şunu söyleyeyim, bugünün mizah dergileri, Gırgır kadar enerjik olmayabilirler ama çeşitlilik bakımından Gırgır'ın çok ama çok ilerisindeler.
Devam edeceğim.
11 yorum:
Üstadım haklısınız her zamanki gibi fakat içten samimi bir şekilde söyleyebilirim ki; mizah dergilerimiz de kendini tüketti. Tek düze sanki hepsi aynı tornadan çıkmış espriler, köşe yazılarının fazla kişisel olması gibi sorunlar var.
Mesela;
2 hafta önce baya hasta oldum. 1 hafta evde yattıktan sonra dışarı çıkıp deniz havası almak istedim. Hazır çıkmışken gazeteciye uğradım, arkadaşlık etsin diye yanıma penguen ve uykusuz aldım. 2 dergiyi okumak 20 dakika bile sürmedi maalesef. İçleri bomboştu. Ben ki liseden beri aldığım hiç bir mizah dergisine çizgi bile çizmeyen adam, eve gelirken 2 dergiyi de yanımda taşıma ihtiyacı duymadım, çöpe attım.
Maalesef haftalık dergilerle geçmişten kalan gönül ilişkimiz bile artık dergilerin satılmasına yetmeyecek.
Bir de eğri oturup doğru konuşalım... Mizah dergisi kadroları artık umursamıyorlar yaptıkları işi. Çünkü büyük paralar kazanıp rahat ettikleri kendi işleri var.
Reklam sektörü ve girişimcilik bu adamlara çok para kazandırdı. Yetenek daha çekici bir hale geldi sosyal ilişkilerde. Anlatmak istediğim;
Artık mizah dergisini oluşturan bütünlüğün bu işe ihtiyacı kalmadı.
Her zaman daha iyisi olabilir. Fakat artık bunu yapacak yeteneklerin artık bu işle çok da bir gönül bağı kalmadı bence.
Ben yillardir neden cizgi animasyona gecmediklerini merak ediyorum. Bircok ülkeye kiyasla oldukca zengin bir cizgi kültürümüz var. Neden bizim bir Cartoon Network'umuz yok. Eski zamana kiyasla dahada büyük bir kitleye ulasacaklarini düsünüyorum. Üstelik yeni nesilinde bu islerden etkilenip kendi islerini kendi cizgisini olusturacagina eminim.
Belki dergi satis fiyatlari düsmüstür, ama internet ortaminda hala yüzbinlerce insanin takip ettigi birbiriyle karikatürler paylastigi gruplar var. O yüzden bence insanlarin ilgisinin azaldigini pek söyleyemeyiz. Bence artik islerimizi yeni nesil ortamlara entegre etme zamani geldi.
O çeşitlilik içinden bir 'en kahraman rıdvan' çıkmış mı? Çıkmamış...
Levent hocam, biraz satış rakamları verebilir misin? Ben de edebiyat sanat dergileri için en belirleyici, yaygın dönemi diye düşünüyorum 60'lardan 90'a kadar geçen süreyi. 50'lerdeki çok iyi edebiayat dergileri bir kaç bin satardı Varlık hep kuraldışı oldu, vbg.
esenlikler, sevgiler
İlk yorum yazan arkadaşa, kısmen katılıyorum söylediklerinize, şu kıstası hatırlatacağım. Bu dergiler, gençler için çıkar, biz yaşlandıkça, o dergilerin okuru olmaktan çıkarız, o esprileri komik bulmayız, oysa gençler meseleye öyle bakmazlar, yeni okurdurlar. Akbaba okurları Gırgır'ı beğenmezlerdi, Gırgır okurları Leman'ı beğenmezlerdi gibi...
Bir kaç kişi dışında çook uzun yıllardır sanıldığı kadar iyi telifler kazanıldığını düşünmüyorum. Satışlar ortada...
Siz yaptıkları işi umursamıyorlar diyorsunuz. Olabilir, böyle eleştiriler yapılabilir ama çok ilgi görüyorlardı, artık o ölçüde ilgi görmüyorlar. Bu da büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor üreticiler üzerinde...Umursamamak demezdim, bir motivasyon kaybı belki...
Teşekkürler
Mthorn'a: bir çizgi geleneğimiz var ama animasyon işi başka bir mantık başka bir arkaplan ve yatırım gerektiriyor. Sinema pahalı iş. Televizyon, süreklilik istiyor. Getirisi için para lazım.
Mesele eskisi-yenisi veya gelişmişi, bir üst levelı değil sanki. Batıda animasyon da var çizgili üretimler de (karikatür-çizgi roman-dergi)... Olacak da
Selamlar
En Kahraman Rıdvan çıkmış mı, çıkmamış diyen arkadaşa... Nostalji yapıyorsunuz, isimler üzerinden bakarsak, konuştuğumuz isimleri yarıştırmış oluruz. Kalp kırarız. Siz beğenmiyor olabilirsiniz, bugün mizah dergilerinden çıkan ve satan çok albüm, çok çizgi roman ve çok üretim var. Rıdvan'dan çok satıyorlar üstelik. Siz beğenmiyor olabilirsiniz, ama vakıa, varlar...
Çok selam
Tansu'ya... Satış rakamlarının çeşitli nedenlerle verilmesi istenmiyor, rica ediyorlar. Ben de nezaketen vermiyorum. Çok selam
Türkiye'nin hakiki ve sade mizahı; Rahmetli Levent kırca'dan sonra bir gerilememi yoksa içeriği boşluk vesayetine mi dönüştü bilinmezlik içerir ama bu Yeni'lerin ilginç olduğu yadsınamaz
Ülkemizin son onbeş yıldır tüm alanlarında yaşadığı erozyonun ya da değişimin , mizahıda etkilemesi kaçınılmaz bir sonuç . Çağımızın getirdiği az düşün, hızlı tüket mantığı ister istemez mizah anlayışınıda değiştirdi. “Recep İvedik” etkisi olarak tanımlayabileceğimiz değişime mizah dergilerinin genetiği gereği ayak uydurması imkansız sayılabilir ama mizah tüketicisinin istediği malda tam anlamıyla bu. Hızlı tüketilen, pervasız, kaba, saygısız, eleştiriye gelemeyen, kısa ve öz. Televizyonlarda bile “güldür güldür” istinası dışında mizah ve hatta trajikomik içeren bir yayının olmamasıda bunun bir göstergesi.
Levent Cantek’in de belirttiği üzere mizah dergilerinin alıcısı gençlerdir , gençlerin istediği mizah ise 160 karakter veya tek kare ile sınırlı çabuk tüketilen hemen yenisi istenilen bir mizah dergisi. Bununda teknik olarak imkansıza yakın olması mizah dergiciliğini ölme noktasına getirdi.
Mizah dergilerimizinde amatör çizer ve yazar yetişmemesi, kendi aralarında var olan uyum sorunu ve hiç bitmeyen kişisel çekişmeler zaten yeterli olmayan okuruda kaçırdı.
Şimdi şunu düşünelim; ülkemizde başa oynayan karikatürist ve mizahçıları bir araya toplayalım ve dergimizin adıda “GIRGIR” olsun. Sarı-Siyah formatta karikatür ağırlıklı olsun, kapak ve ilk iki sayfada politik mizah yapalım. Beş sayfamızda iki ayrı çizgi roman yayınlayalım. Diğer sayfalarda da sevdiğimiz köşeler, mizah yazıları ve amatörler köşesi olsun. Yani tam efsane yıllardaki gibi olsun. Sizce kaç satar? Şahsi fikrim en fazla 25 sayı dayanabilir. Ülkemizde internet üzerinden yayın yapan Çizgi Roman ve Mizah dergisi paylaşımı yapan sadece iki tane site var bir tanesinde yönetici pozisyonundayım ve size şöyle bir rakam vereceğim, Gırgır dergisinin 78. sayısının Orijinal taramasının yer aldığı konu 24.05.2015 gününde açılmış., bugün itibariyle 2944 kere ziayret edilmiş ve dergide 398 defa indirilmiş. Yaklaşı yüzde on dörte takabül eden bir rakam. Bu bile çok üzücü bir rakam.
Yapılması gereken nedir? Her ne olursa olsun mizah dergilerine okur olarak sahip çıkmaktır. Çünkü gülmeyi unutan bir toplum insanlığınıda unutur.
Ben 42 yasindayim ve 15 yasimdan beri Girgir, Limon, Pismis Kelle den bugune her hafta olmasa da surekli bu dergileri takip ettim. Yuksek lisans sahibiyim ve buyuk bir sirkette yoneticiyim ama bu dergilerden aldigim zevk hic degismedi. Kabul edilmise ve sorgulanmamisa olan muhalefet her zaman benim icin yeni bir dusunme penceresi acti. Evet kalite bazen dustu ama ben dergideki tek bir sayfa icin bile almaya devam ettim.
Yorum Gönder