Söz konusu kitap bu belgeselde yer alan konuşmalardan oluşuyor. Yönetmen ya da yayınevi, belgeselin en azından kitap olarak çıkmasını arzu etmiş. Haliyle bana da konuşmamın deşifre edilmiş halini gönderdiler; telif ödeyemeyeceklerini belirterek yayın için yazılı izin verip veremeyeceğimi sordular. Deşifre edilmiş metni okuduğumda, bağlamından kopuk, ara sorularla bütünlüğünden uzaklaşmış bir “konuşma” buldum ve bu haliyle yayınlanmasını istemedim. Telefonla görüştüğüm kitap editörlerinden biri yeni bir metin yazabileceğimi veya deşifre edilmiş metni yeniden düzenleyebileceğimi söyledi. Ancak tüm bunları yapmak için bana bir hafta kadar süre verdiler (Kitabın yayın tarihinden dört ay önce yaşananlardan söz ediyorum). Ben de yoğun olduğumu, bu kadar kısa süre içerisinde istenilen düzeltmeleri ya da yeni bir yazı yazamayacağımı belirterek, konuşma metnimin kitaptan çıkartılmasını-kullanılmamasını rica ettim. Karşılıklı konuşarak anlaştığımızı sanıyordum, yanılmışım. Bir on gün kadar önce yayınevi tarafından bana gönderilen kitapta konuşmamın yer aldığını gördüm. İsteğim dışında hareket ederek ne söylediğim dahi anlaşılmayan bir metni yayınlayan (ve bana bunu değiştirmem için zaman tanımayan) yayınevine telefon açtım ve yaptıkları nezaketsizliğin nedenini sordum. Onlara bırakın konuşmamızı, yazılı izin de vermediğimi hatırlattım. Özürler dilendi, bir yanlışlık olduğu söylendi vesaire… Ama nezaketsiz ve dikkatsiz yayıncının özrü, benim durumumu değiştirmiyor. Yazar olarak isteğim dışında yayınlanmış bir metnin sorumluluğunu taşımak zorunda bırakılıyorum.
Cumartesi, Aralık 30, 2006
İznim Olmadan...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)