Cuma, Ağustos 31, 2012
Çarşamba, Ağustos 29, 2012
Pazar, Ağustos 26, 2012
Cuma, Ağustos 24, 2012
Perşembe, Ağustos 23, 2012
Panoların Dili Olsa
Altı yedi yıl olmuştur, bir reklamda yukarıdaki resimlere benzer bir mantık kullanılmış ve hatırladığım kadarıyla şehirde yürüyen birine çeşitli mesajlar verilmiş, esprili biçimde "kurban"la diyaloğa girilmişti. Hatırlayanlar olacaktır, Suat Gönülay'ın da tam da bu fikre dayalı güzel bir hikayesi vardır. O dönem haber olmuştu, Suat'la da telefonda konuşmuştuk. Fikri çalındığı için dava açmıştı. Neler oldu, dava nasıl sonuçlandı bilmiyorum ama o zaman düşüncelerimi kendime saklamıştım.
Kapalı bir toplum olduğumuz için kendi aramızda -Orta Anadolu ağzıyla- dönenip duruyoruz. Hele altı yedi yıl önce, internet bu kadar yaygın değilken misliyle döneniyorduk. Panoların konuşması fikri, Amerika'da o kadar çok kullanılır ki ilk kez kimin tarafından akledildiği hatırlanmaz bile. Grafik çalışmalarla ilgili derleme albümlerde sayısız örneğine rastlayabilirsiniz. Panonun mesaj vermesi bu bakımdan yeni değildir, bu kez ne yazmışlar diye merak edilir o kadar.
Yanlış anlaşılmasın, meramım başka. O dönem, o reklamcılar sahiden Suat Gönülay'dan o fikri çalmış da olabilir. Ama o gün de o fikir, Suat Gönülay'a ait değildi, sayısız kez yapılmışı vardı, hikayenin kendisi güzeldi. Hakkını yemeyelim, Suat bunu bilmiyordu ve muhtemelen hiç görmemişti. Bugün başka bir çağdayız, her türlü ince espriyi, yaratıcı ürünü seyredip yakalayabiliyoruz. Eskiden bu işler çoğu zaman tesadüflere kalabiliyordu. Yeni şeyleri herkes takip edemiyordu. Bugün bilmiyordum, görmemiştim demek çok daha zor.
Aklıma takıldı, yazayım istedim.
Çarşamba, Ağustos 22, 2012
Salı, Ağustos 21, 2012
Saklanbaç
Hep şöyle diyoruz, kardeşi kardeşe kırmak istiyorlar. Bu oyuna engel olalım...Demek de lazım, iş kalabalığa kaldı mı, iş mahalle aralarına girdi mi, insanlar binalar önünde toplanmaya başladı mı...yandığımızın resmidir. O sebeple tekrar etmeli...Bu oyuna gelmemeli...
Evet ama bu kadar çok sıklaşınca, bu denli sıradanlaşınca, şehirlere inip masumlara yönelince kardeşler arasındaki mesafe açıldıkça açılıyor, tamiri imkansızlaşıyor...O esnada ve aynı zamanda bir şeyler yapalım diyenler yaftalanıyorsa, konuşalım diyenler hainlikle suçlanıyorsa...bu oyuna dur diyelim diyenler ya samimi değillerdir ya da etkileri yoktur. Böyle söylenmesi gerektiği için böyle söyleniyordur...
Herkes birilerine kızıyor, "hırsızın hiç mi suçu yok" dedirtmeyeceğim. Hırsızı, arsızı, katili ayrı tutarak büyük resme bakmalı diyeceğim. Ben en çok sol jargona dayanır gibi yapan Türk ve Kürt milliyetçilerinden, İslami referanslarla konuşur gibi yapan ırkçılardan hoşlanmıyorum. Ortalık fasılalarla toz duman olduğunda ilk onları farkediyorum. Resim benim gördüğümden de büyük, onu da biliyor, karamsarlaşıyorum. Ölenlerin üzerinden hatiplik yaparak daha ne kadar saklanacağız bilmiyorum.
Çizgi: Turgut Demir
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)