Kamboçya Elçiliği, Zadie Smith'in novellası... Sakin, hiç abartmadan bize sınıfı, cinsiyet ayrımını, etnisiteyi, hiyeraşiyi, tahakküm karşısında direnme maharetini, küçük yalanları, kurnazlıkları güzelce anlatıyor. Beğenerek okudum.
Kana Diz Kana, Hakan Günday'ın yazdığı Emre Orhun'un çizdiği yeni bir grafik roman. Yeniliği, zamansal bir yakındalık olarak kullanmıyorum, başka bir dil denedikleri için yeniliğe vurgu yapıyorum. Çalışma için bir kabus hikayesi nitelemesi yapılabilir, yetmişli yıllarda "trip" derlerdi, bir bilinçakışı vehmi kurulmuş. Emre Orhun'un muazzam bir işçiliği var, bu ölçüde emek ve sabır gösteren çizgici pek kalmadığından ayrıca bir ilgi ve takdiri hakediyor.
Ada, Armin Greder'in yazıp çizdiği bir yetişkin masalıymış. Ayrımcılık ve yabancı düşmanlığı hakkında yazılıp çizilmiş popüler metinlerdenmiş, bilmiyordum. Greder'in güçlü çizgileri var, Ada'ya gelen yabancıya karşı toplaşan kolektif gerginliği iyi çizmiş, bana daha çok çizmeli ve derinleşmeliymiş gibi geldi... Kitabın okuru çocuklar olamayacağına göre (çünkü mutsuz ve gerçekçi) bu yola girilse iyi olabilirmiş.
Adam Manfried, "kedisever" bir kitap, kedilerin "insan", erkeklerin de kedi (Adam) olduğu bir dünya hayal edilmiş... Tersyüz edildiği için kediler neden sadece "erkek" ol(durul)muş, o kısmı anlamadım. Yazar ve çizeri kadın olmasıyla ilgili olabilir mi?...Ne desem boş? Albümün arkası gelecek, bir seri olarak devam edecek öyle anlaşılıyor, evcil adamı Manfried ile birlikte yaşayan Steve'in hikayesini okuyoruz. Manfried evden kaçıyor, Steve onu arayıp duruyor, bir yandan işsizliği, uyumsuz ve başarısızlığı anlatılıyor. Çok parlak diyemem ama okutuyor, biraz hantal buldum, yeterince "gerginlik" kurulamamış gibi geldi...
Görgülü ve Bilgili Bir Burjuva Kadının Mektupları, erotik edebiyatın iyi bilinen örneklerinden biri. Bir kadının bir erkeğe yazdığı, deneyimlerini anlattığı bir anlatı. Sanıyorum ki farklılığı, edebi dili, anlatma mahareti ve cesaretinden kaynaklanıyor.
Vahşi Oyun, Frederic Dard'ın romanlarının E yayınlarından vakti zamanında çıkan ilk kitabı (1973). Doğrusu, "hardcore" bir polisiye okuyacağımı sanıyordum, öyle çıkmadı, Fransız dediler, bana öyle de değil, latin gibi geldi, daha yavaş ve hiç de fena olmayan bir "tutku hikayesi" okudum. Dard, bilmediğim bir yazar, bir iki kitap daha okuyacağım.
Any Empire, bir defa, çok ama çok güçlü çizgileri olan bir grafik roman. Nate Powell, tek kelimeyle döktürüyor. Oyun hayalleriyle akran zorbalığı arasında büyümeye çalışan çocukların hikayesini okuyoruz. Aslında Powell, çocuklukta yaşanan şiddet deneyimlerinin yetişkinliklerinde insanları nasıl etkilediğini bize düşündürmek istemiş. Çizgi roman ve popüler kültürdeki eril güç gösterilerinin farklı cinsiyetlerdeki sonuçlarına da işaret etmekle birlikte doğrudan bir cevap vermiyor elbette...Finaldeki fantezi gibi duran gerçekle hayalin karışımı da güç gösterisinin hiç bitmediğinin işareti.
Eski Şiir Bahçeleri, Münif Fehim'in çeşitli dizelere çizdiği ilüstrasyonlardan oluşan bir kitap (1950). Ve galiba Fehim'in, bütün "ressamlık hayatı" boyunca ürettiği en iyi çalışmalardan biri. Yirmi yıl sonra
Günaydın gazetesi için
Hz.Muhammet'in Hayatı'nı çizecekti, o çalışma, nitelik olarak mesleğinin şahikasıysa,
Eski Şiir Bahçeleri hemen akabinde sayılabilecek ilk işi olabilir. Hele ki o yıllarda, o ölçüde iyi basılmış, titizlenilmiş, pek az renkli kitap olduğundan görselliği okura ve meslektaşlara mutlaka ilham verici olmuştur. Diğer yandan güzel sayfalar ama dizelerle ilüstrasyonların her zaman uyumlu olduğunu söylemek yanlış olur.
Saf Bir Yürek, Flaubert'in meşhur üç öyküsünün galiba en dokunaklı olanı. Yazarlığına bir zaafım olduğu için ne anlattığından çok nasıl anlattığıyla ilgilendiğim bir öykü oldu. Kimileri hikayeden çok karakteri önemserler, sürükleyici olanın tahkiye, entrika, tempo, sürprizler filan değil bizatihi birlikte yola çıkılan kahraman olduğuna inanırlar. Sadık ve fedakar hizmetçi Félicité'nin karakteri buna örnek olarak gösterilir hatta. Flaubert'in aura üreten ayrıntılı dili, metne dahil olan ironik sesi, bir başkasının elinde klişe gibi durabilecek bir hizmetçiyi başka bir noktaya taşımış aslına bakarsanız. Onun saflığına, sabrına, dirayetine şaşırıyorsunuz. Flaubert, kendi deyişiyle ağlatmak istemiş onu yazarken... Heyecanlanmış anlaşılan...
II.Dünya Savaşında Seks ve Propaganda, tek kelimeyle tuhaf bir kitap. Darmadağın bir metin her şeyden önce... sanki slaytlar eşliğinde anlatılan bir konuşma metni gibi, üstünkörü yazılmış. Kitabın ismi dahi eksik, çünkü Kore ve Vietnam savaşlarından da bahsediliyor. Seks bahsi şu, savaş sırasında, örneğin Almanlar, karşı tarafın askerlerine yönelik "siz burada savaşırken sevgiliniz-karınız Yahudi patronuyla sevgili oldu" türünden propaganda kağıtları atıyorlar. Veya Amerikalılar, bunun tersini yapıyorlar. Karşı cephelere atılan broşürlerin özelliği her ne iddiada olursa olsun erotik ilüstrasyonlar içermesi.... Bu sebeple ne anlattığından bağımsız olarak cephedeki askerlerin "erkek" olarak ilgisini çekmiş ve değiş tokuşa kadar vardırmışlar işi... Metin, parlak olmasa da kitapta görsel malzeme var, o yönüyle dikkat çekici... Çok daha iyisini okumak isteyen Nira Yuval Davis,
Cinsiyet ve Millet kitabının ilgili kısımlarına bakabilir...
Çizgilerle Rosa, rahmetli Soner'in (Tuna) ölmeden önce çizdiği biyografik çizgi romanlardan biri. Künyede yazdığı kadarıyla aynı yayınevinden çıkan bir araştırma-inceleme kitabı modellenmiş, Rosa Luxemburg'u siyasi değil duygusal taraflarıyla hikayeleştirmek, eldeki malzemeden bir şeyler çıkartmak kolay değil. Hal bu olunca, albümde bir hikaye ardışıklığı ve edebi ölçülerde dramatik bir denge var denemez. Siyasi eylemciliği anlatılmış aslında. Soner o aralar, çiniyle çok uğraşarak sayfada tek ya da iki kare çizmeye odaklanmıştı, daha iyi yapacağına inanarak hikayeden çok çizgilere yüklenmiş.
Lugat-ı Garibe, dilimizdeki ilk argo sözlüğü olarak biliniyor. Küçücük bir şey, kim olduğunu bilmediğimiz A.Fikri'nin çalışmasını Didem Dolanbay günümüz diline aktarıp, yayıma hazırlamış, ilk ve tek baskısı 1887'de yapılmıştı, konuyla ilgili pek çok kaynakta ismen geçen özel bir çalışmaydı.