Çarşamba, Ağustos 31, 2011
Salı, Ağustos 30, 2011
Pazartesi, Ağustos 29, 2011
Pazar, Ağustos 28, 2011
Cumartesi, Ağustos 27, 2011
Cuma, Ağustos 26, 2011
Perşembe, Ağustos 25, 2011
Çarşamba, Ağustos 24, 2011
Salı, Ağustos 23, 2011
Pazartesi, Ağustos 22, 2011
Pazar, Ağustos 21, 2011
Yaz Sayısı Biterken...
Cumartesi, Ağustos 20, 2011
Edi Büdü İspati Düdü
[Hürriyet Cumartesi için Ceren Arsever'in sorusuna verdiğim yanıt. Edi Büdü karekterleriyle ilgili eşcinsellik etrafında gelişen spekülasyonlar olmuş vs vs]
Cuma, Ağustos 19, 2011
Perşembe, Ağustos 18, 2011
Çarşamba, Ağustos 17, 2011
Salı, Ağustos 16, 2011
Pazartesi, Ağustos 15, 2011
Pazar, Ağustos 14, 2011
Çocukça Çizgi Film Yarışması
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi mimarlığın toplumla buluşması kapsamında; çocuklara mimarlık, çevre ve kent kültürünün anlatılması, çocukların kent kültürü ve mimarlıkla iletişimlerinin “Canlandırma Filmler” üzerinden kurulması hedefiyle “Çocukça Çizgi Film Yarışması” düzenlemektedir. Tüm canlandırma tekniklerine açık olan yarışmaya katılacak filmlerin çocuklara yönelik üretilmiş olmaları ve daha önce yayımlanmamış olmaları gerekmektedir.
Yarışmaya Katılma Esasları ve Biçimi
Yarışma tek kademeli olarak düzenlenmiş olup herkese ve tüm canlandırma tekniklerine açıktır.
Yarışmaya katılan eserlerde ana tema, çocuk mimarlık, kent, çevre ve kültürel miras, kent kültürü ve duyarlılığı olacaktır.
Yarışmaya katılım ücretsizdir.
Yarışmaya katılım için aşağıdaki bilgi ve belgelerin sağlanması gerekmektedir:
Yarışmaya katılanların http://cocuk.mimarlarodasiankara.org adresi üzerinden, adı, soyadı, açık adresi, telefon ve faks numaraları ile e-posta adresi bilgilerinin olduğu katılım formlarını doldurmuş olmaları gerekmektedir.
Yarışmaya ekip halinde girilmesi durumunda, yönetmenin katılım formunu doldurması yeterlidir.
Seçici Kurul Üyeleri
Sevin Okyay, Yazar, Sinema Eleştirmeni
Tan Oral, Mimar, Karikatürist
Yekta Kopan, Yazar, Seslendirme Sanatçısı
Fethi Kaba, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film Bölüm Başkanı
Berat İlk, Bilgi Üniversitesi VCD Öğretim Görevlisi, Canlandıranlar Yetenek Kampı Yöneticisi
Levent Cantek, Editör, Yazar
Melike Türkan Bağlı, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi
Ulaş Onur Temiz, İlköğretim Öğrencisi
Yağmur Sertkaya, İlköğretim Öğrencisi
Ödüller
1.Ödül 10.000 YTL
2.Ödül 7.500 YTL
3.Ödül 5.000 YTL
Cumartesi, Ağustos 13, 2011
Cuma, Ağustos 12, 2011
Perşembe, Ağustos 11, 2011
Kayıplar Köyünün Masumları
Çarşamba, Ağustos 10, 2011
Salı, Ağustos 09, 2011
Pazartesi, Ağustos 08, 2011
Pazar, Ağustos 07, 2011
Cumartesi, Ağustos 06, 2011
Bonbon Şekeri
Jeff Smith, Bone dünyasında, izliyor ve biliyor olsak da Kuzey Amerika kültürünün daha yakından tanıdığı popüler klişelere başvurmuş. Malumunuz mizah yaşadığı yere benzer. Tiplemelerini Walt Kelly’nin Pogo’sundan (1948-1975) almış örneğin. Pogo, bizde hiç bilinmemekle birlikte, Amerika’nın çok sevilmiş bant karikatür dizilerinden biridir. Pogo’nun naiflikten beslenen espri evreni, anlaşılan o ki Smith için iyi bir referans olmuş. Diğer yandan, Bone’un asıl kaynağı Walt Disney olarak da gösterilebilir. Zaten dizinin ilk çıkışı Disney’in çizgi roman dergilerinden birinde olmuş. Dizinin üç kahramanı Fone Bone, Phoney Bone ve Smiley Bone, Disney’in üç kahramanı Mickey Mouse, Donald Duck ve Goffy Goof’den ilham alınmış. Üçlünün karakter özellikleri birebir onları andıracak biçimde düzenlenmiş. Mickey’in saf iyilikten, Donald’ın hırs ve kazanma aculluğundan ve Goofy’nin hayalci sallapatiliğinden kaynaklanan komiklikleri pek çok popüler anlatıda yinelenmiş, bir kalıp olarak yaygınlaştırılmıştır. Donald’ın haşereliği, Mickey’in mutlak iyicilliğini dualistik bir karşıtlık formunda (çizgi film arketipi olarak) sayısız kez izlemişizdir. Goofy o denli elastik, eksantrik ve sakardır ki Jerry Lewis’in onu modellediği iddia edilir. Popüler kültür, damağına ve dimağına uygun her şeyi arsızca kullanır. Kimin kimden etkilendiği çoğu zaman anlaşılmaz hale gelir. Jeff Smith, Disney ve Kelly’den etkilendiğini gizlemiyor zaten. Amerikan animasyonların 1928-1960 yılları arası yaşanan altın çağının bütün karakteristiklerine saygı gösterdiği ve modellediği anlaşılıyor. Looney Tunes ve Meri Melodies kısa filmleri, Chuck Jones aksiyonu, çizgi dünyasının Hans Christian Andersen’i sayılan Carl Barks’ın cezbeden detaycılığı, Bone’un menüsünde yer alıyorlar. Arka planda anlatılan Tolkien hikâyesi de benzer nitelikte bina edilen sacayaklardan sonuncusu. Ejderhalar ve diğer fantastik yaratıklar, büyüler ve muammalarla dolu Tolkien dünyası mizahi, neşeli ve mesafeli bir arılıkla güzel yorumlanmış. Akıp giden, dinamik bir serüven, Disney komikleri ve berrak (light clear) bir çizgiyle iyi harmanlanmış. Çok hoş detaylar var, Fone Bone’u Moby Dick romanıyla görüyoruz sürekli olarak. Bazı diyaloglar, özellikle ahalinin serzeniş ve çıkarımları, Charles Dickens romanlarını andırıyor ki Jeff Smith, favorileri arasında onu da sıralıyor. Tekrara dayanan espriler, ayrıntılar var. Fone Bone’un Thorn’a yazdıkları, Smiley’in ud ya da banço çalması, kederlenmesi… Phoney’in egoizm ve iddia dolu sözleri…
Bone, Türkiyeli okurun beğenileri düşünülürse Red Kit veya Tenten benzeri komik çizgili, mizahi nüansları hayli yüksek serüven çizgi romanı geleneğine yakın. Geçmişte Peyo ve Goscinny’den benzer tarzda çizgi romanlar okuduk. Şanslı sayılırız, çünkü Amerika’daki hâkim çizgi roman geleneği ve yayıncılığı böylesi çalışmalara özellikle 1960’lı yıllardan sonra hiç rağbet etmez oldu. Süper kahraman ekolüne odaklanan, medyalaşmasını bu yönde geliştiren bir piyasa içinde Bone’un ilgi görmesi (mesleki ilgi ve ödüllerin dışındaki bir odaklanmadan söz ediyorum) gerçekten hatırı sayılır bir başarı. Hep söylenegelen reçetenin burada bir kez daha kullanıldığı söylenebilir: klasikleri iyi incelemek ve türler arası ölçülü bir melezlik kurmak.
Bone ikibin sayfa civarında bir çizgi roman. Türkiye’deki yayın tercihine bakılırsa tahminen 10-12 civarında cilt yayınlanacak. Bu ciltler aralıklarla yayınlandığı için tamamlanması yıllar alacak gibi görünüyor. Çizgi roman okurlarının yaşlandığı, gelir seviyelerinin arttığı düşünülerek tombul-çok sayfalı ve sık aralıklı bir yayın daha doğru olabilirdi. Çizgi roman yayıncılığının yaşadığı sorunları göz ardı ediyor değilim ama yayın ve biçim tercihlerinin mevcut koşullara uygun biçimde revize edilmesi gerekiyor. Bone’un benim bildiğim –özel edisyonları ve yan dizileri hariç- elli beş sayılık bütünü farklı bir toplamayla sunulabilirdi.
Radikal Kitap, 5.8.2011