Eh diyordum, bundan bloga bir yazı çıkarırım, hımm falan, fotoğrafı kenara ayırdım... Sonra şu oldu, bir sahafın listesinde aşağıdaki fotoğrafı gördüm, bir baktım, benim elimdeki fotoğrafın devamıymış... Tandeme binen genç aşıklar, sonraki kartlarda asabi bir ahlakçı tarafından kovalanıyormuş, artık arada ne oluyorsa!
Tabii ki bisiklet, Avrupa'da ilk yaygınlaştığında, kadınlar tarafından kullanılır olduğunda erotik bir "vesileye" dönüştürülmüştü. Bisikletli kadın merak uyandırıyormuş, e onu zamanla aşmışlar, ergen hallenmesi, normal bir hayatın içinde gelip geçer zaten. [Teoriden söz ediyorum, "büyüyemiyoruz" o ayrı.]
Ama'sı var işte derler ya... Bizden devam edeyim, sosyal medyada "o ara" kadın voleybolcuların mayosu üzerinden din, ahlak, modernlik, "gericilik", Atatürk, Osmanlı konuşulmuştu. Ama tam o anda, eş zamanlı olarak, Türkiye'den pek çok kadın ve erkek, porno içerikli videolarını paylaşıyor, fan sayfaları açıyordu.
Sosyal medyanın fragmente ettiği sosyal, siyasal ve kültürel akışkanlıklar ahlak tartışmalarının sabitlenmesine müsaade etmiyor demek istiyorum. Anaakımın elinden, dilinden, baskısından kaçan, faş eden, sızan binlerce "şey" dolaşıma giriyor ve kendine bir "ev", "sığınak" ve "ülke" buluyor.
Yani sen, sahiden yüz yıl önceki gibi mayoyu veya etek boyunu ahlaka mugayir faslından say, kahırlan, küfret... hopla zıpla ne dersen de... Başka bir yerde, pıyy, neler neler oluyor, farkına bile var(a)ma...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder