Reşat Nuri, büyük bir romancı, Çalıkuşu genç yaşta yazdığı bir roman, güzel bir klişe, kuşakları, en çok da subayları ve öğretmenleri etkilemiş bir popüler anlatı. Beyfendi sadece Çalıkuşu değildi demek istiyorum.
Nasıl anlatsam? Popüler dil kurma mahareti, merhametli karakterlerle kurduğu tahkiyeleri onu çağdaşlarıyla kıyaslanamayacak bir mertebeye ulaştırdı, onu "çok sevilen" bir yazar yaptı. E bu da kıskanılacak bir itibar...Reşat Nuri anlatılırken, hele edebiyatçılar onu konuşurken, işin içinde haset ve imrenme olduğunu unutmamak gerekiyor.
Yukarıdaki ilüstrasyon, Çalıkuşu'nun revize edilerek yeniden yayımlandığı otuzlu yıllarda kullanılmış, yayıncısı olsaydım, geçen yıl, romanın yayımının yüzüncü yılında bu ilüstrasyonlarla özel bir baskı yapardım. Yaşadığımız iştahsızlık ve heyecansızlık çok üzücü...
Yazıyı niye yazıyorum? İlüstrasyona baktım, Münif Fehim bize kendine ve/veya döneme göre yakışıklı bir Kâmran çizmiş. Magazine iş yapıyorsanız, popüler olanı bilmek ve ona göre üretmek zorundasınız... İdeal olanı "göstermek" işinizin temelini oluşturuyor...
Çevremdekilere gösterdim, beklediğim tepkileri aldım diyebilirim, kimse yakışıklı bulmadı, "amca gibi" dediler, romanı bilenler "çok erkek" durduğunu söylediler filan. Arzu odakları ve her bakımdan "moda" haliyle sürekli değişir, geçmişe bakıp beğenmeme anlaşılabilir bir durum...
Bu ve diğer ilüstrasyonları incelerken şunu düşündüm, Kâmran genç görünmüyordu, kıyafetlerden dolayı bunu söylemiyorum. Otuzlu yıllarda ki bence bu algı altmışlı yıllara kadar sürüyor, erkeklik bir olgunluk gösterisi olarak kuruluyor. Genç görünmek eleştiriliyor hatta... Vaaz ve teşvik edilen şey, ağırbaşlılık, "kocalık" ve "babalık"... Kâmran, uçarı, genç ve iştahlı Feride'yi sakinleştirecek bir "liman" olmalı... Öyle çizilmiş.
Popüler hafızamız ve bilinçaltımız, Kâmran/Kâmıran'ı bekleyen Ferideler ile doluydu. Nasıl resmedildiği önemli...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder