Yayınevi üzerinden gelmeyen hiç bir dosyayı okuyamadığımı hep söyledim. Tek bir öykü veya bir roman bölümü okuyarak anlamlı bir şey söylenemeyeceğini daima yineledim.
Profesyonel senaristlik yaptığım için bir başkasının yazdığı senaryo, sinopsis ya da tretman okumadım, okumuyorum ve okumam da...
"Genç" yazarlar, yazdıklarını göstermek ve fikir almak kadar... yayın için bir "aracı" arıyorlar, birisi onlara destek olursa işlerin kolaylaşacağına inanıyorlar. Israr ve rica, hamilik arayışı hemen hepsinin aklında oluyor. Aynı dosyayı üç ayrı yazarı sırayla araya katan bir yazar adayı hatırlıyorum.
Maksadım mahrem paylaşmak ve (hafif tertip bıkkınlığım olsa da) şikayet etmek değil... Şunu hatırlatmak istiyorum. Yayınevleri veya yapım şirketleri iyi metinler-dosyalar-senaryolar ararlar, hatırla gönülle, ricayla bir şey yayınlayamazlar. Araya birilerini katmak işi uzatmaktan, vakit kaybetmekten başka bir anlam taşımıyor.
Bir romanın veya senaryonun muhatabı ben ya da kitabı olan bir yazar olamaz... Yayınevleri ve yapım şirketleri bütün hayatlarını okuyarak sürdüren editörler ve yapım sorumluları çalıştırıyorlar... Yazdıklarınızı onlara göndermeniz, asıl olarak onlara beğendirmeniz gerekiyor.
1 yorum:
Artık her şeyde aracı arar hale geldik maalesef.
Yorum Gönder