Tıslaya tıslaya yargılayan bir örtmen edasıyla çizilmiş, efenim şu ayak altındaki dergilere, kitaplara bakınız...
Bu karikatür yayımlandığında Ramiz, 35 yaşında... Derginin sahibi Yusuf Ziya ise 40... Empati kurmalarını beklemek fazla olabilir diyelim... O dönemin izahı ve mizahı da öyle gelişmiyor, bilmiyor, akledemiyorlar.
Öğrenci dediğin mızırdanacak, derslerde zorlanacak, aklı karışacak, ergen heyecanlarıyla kıvranacak... kim o yollardan geçmedi ki... Yukarıda ilginç dedim, bir mizah dergisinde haylazlık eden öğrenci niye eleştirilir ki diye düşünmeliyiz... en azından öğrenciden yana olmasını bekleriz değil mi? Otur dersine çalış diyen bir zihniyetle didişmeli, meydan okumalı hatta... Hayır, otuzlu yıllarda, hatta kırklarda çıkan mizah dergilerinde hiç böyle bir şey yapılmaz, öğrenciden perhizci bir sadakatle sorumluluk beklenirdi. Okuldan kaçan çocuk nerdeyse vatana ihanet ediyordu.
O sebeple Orhan Veli sevildi, Sait Faik gönülleri titretti, Hababam Sınıfı herkese "genç" ve "yeni" geldi, yoktu böyle bir mizah, öyle bir dil ve meydan okuma... Popüler kültür tarihimizden isimler saydım, elli yıl önce de biliniyorlardı. Boşuna değil...
2 yorum:
Son paragraftaki yorumunuz kafamda bir kilit daha açtı,iyi ki yazıyorsunuz.
Teşekkür ederim
Yorum Gönder