Cuma, Kasım 06, 2020

İmza


İki üç  ay önce galiba, Tutunamayanlar'ın Oğuz Atay imzasını da içeren ilk baskısı bir müzayedede dört bin lira civarında bir paraya satıldı. Demek ki diyorum, bu cendere günlerinde olmasak, daha geniş katılımla çok daha yükseğe satılacaktı.

Bu imzalı kitap işini, o kadar yıl yayıncılıkla uğraşmış olmama rağmen pek anlamıyorum desem umarım tuhaf kaçmaz, dahil olamıyorum demek daha doğru. Birine, hele tanıdığın birine, tatlı iki satırla yazdığın kitabı imzalamak çok da anlaşılmaz bir şey değil, sonuçta hoş bir hatıra değeri var...zamana kayıt düşüyorsun ama o imzanın ileride çok değerli olacağını (çok para edeceğini) düşünmek, buna motive olmak pek bana göre değil. Bir öğrencim vardı, sahaflardan imzalı kitap toplardı, şimdilerde imzalı kitap müzayedeleri yapılıyor, demek ki yalnız değilmiş... 

İmzalı kitap toplayanlar, hatırası şusu busu, sahip olma iştahı yok değil ama görünen o ki, akıllarının bir ucunda bu para kazanma ihtimalini tutuyorlar. Tek ve biricik olan resme atılan imzayla binlerce basılan kitaba atılan imzayı aynı kefeye koymak madden de manen de mümkün değil... Bilemiyorum, belki de resim toplayıcılığının üst sınıfa özgü asaletini taklit etmekten başka bir şey değil bu... 

İnsanlar kendilerini mutlu edecek şeyler yaparak bize saçma gelen şeyleri toplayabilirler, koleksiyonculuk biraz böyle bir şey... Çatal toplayan bir arkadaşım vardı, çatal ne ki, insanlar neler neler topluyorlar... imzalı kitap peşine düşebilir, kuyruklarda bekleyebilir, müzayedelerde birbirleriyle yarışabilirler. Bunu anlamıyor değilim Romalılar... Annem, en az otuz yıldır, borsayı izler, hepi topu on beş bin lirası var ama kadın vazgeçmiyor, her gün ne olmuş bakıyor o rakamlara... 

2 yorum:

Kalem dedi ki...

bende de eski kalem toplama hastalıgı var

Levent Cantek dedi ki...

Soranlara: hayır, ters basılmamış, kapağı ben ters çevirdim

Related Posts with Thumbnails