Frazetta'nın Rider ilüstrasyonu. Fonda bulutlar arasında bir dolunay ve esrarengiz bir şato var. Resmi kaplayan ise kamburu çıkartacak ölçüde öne doğru bükülmüş maskeli bir atlı. Pelerine sarılmış, atın boynuna doğru yatırılmış bir silahı var. At beyaz olsa bu adam bir kahraman diyebiliriz ama değil, Frazetta siyahi muğlaklığı sever, iyi mi kötü mü ölçemezsiniz. Şiddete yatkın erkekler resmeder, her an öldürebilecek gibidir çizdiği adamlar ya da etrafı zaten cesetlerle doludur, öldürmüştür.
Frazetta hep korkutucu olmayı istemiş, ürkütmek, bilinen ferah ve cezbedici kapak estetiğini değiştirmek istemiş. Anaakım medya böylesi bir koyuluğu öne çıkartmaz. Kullanabilir ama sürekli kılmaz. Okuyucu karanlığı sevmez diye düşünür. Bu kadar siyah, tiraj düşürür diye endişe edilir. Frazetta, itibarlı bir çizer, büyülü bir koyuluğun markası olmasa marjinal kalabilirdi.
Böyle bir tür var ve Frazetta da bu türe katkıda bulunmuş diyebilirsiniz. Mesele müşteri ne istiyorsa onu çizmek değil. Frazetta çizdiği görsel estetiğiyle o türü başkalaştırmış biri. Fantastik denildiğinde, "fantasy art" denildiğinde ilk akla gelen bir isim. Bazen biri çıkıyor ve içinde olduğu mecrayı üretimleriyle doldurabiliyor.
The Rider'a bugün bakarken büyük bir abartı ve klişeler görüyorum, bir eskime de var aslında, böyle değil artık kapaklar dedirtiyor, öte yandan bu resmin ilginçliğini azaltmıyor. İlginç, grotesk, ürkünç, trash, maceracı ve sanat...Hepsi birarada. [2013]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder