Salı, Haziran 30, 2020

Güleryüzlü Doktor ile Feylesof...


Corinne Maier-Anne Simon ikilisinin imzasıyla iki biyografik çizgi roman çıktı yakınlarda: Biri Marx diğeri Freud hakkında. Maier, Türkçede de yayınlanan Merhaba Tembellik isimli çok-satar kitabın yazarı. Frankofon kültüründe ve Batı Avrupa'da popülerlik kazanan entelektüel yazarlardan. Psikanalist, iktisatçı ve bazen tarihçi olarak tanınıyor. Akıllı, nerede-nasıl yazması gerektiğini bilen bir pop-yazar, epeyce medyatik. Freud'u 2011'de, Marx'ı 2013'te yazmış. Albümlerde işbirliği yaptığı Anne Simon ise 1980 doğumlu genç bir çizer.

Biyografik çizgi romanların asıl meselesi hikâyeleştirmeyle ilgilidir. Ünlü birini, uzun ve mücadele dolu bir hayatı anlatmak, malzeme çokluğundan dolayı sanıldığı kadar kolay değildir. Bu türden biyografiler "basit ve anlaşılır" olma ilkesiyle kurulurlar. Gazetecilik ekseninde gelişen bir hikâye anlatma eğilimi vardır en çok. Kim anlatılıyorsa mutlaka çocukluğuna değinilir, daha o yaşta önemli biri olacağı gösterilir. Karakterli, büyümüş de küçülmüş biri karakterize edilir. Veya tahkiye başka türlü kurulur, çocukluktaki bir "eksiklik" bütün hayatı yönlendiren bir tutkunun anahtarı olur. Finalde veya yaşlılıkta, o eksiklik okura yeniden hatırlatılır. Biyografik çizgi romanlarda büyük şahsiyete yaraşır gerçekçi-tablo gibi "resimler" arandığından fotoğrafla yarışma, belgeye sadakat gösterme gibi güdükleştirici sorunlar ortaya çıkar. Marx'a, Che'ye, Atatürk'e, anlatılan kahramana benzemiş mi sorusu ister istemez sordurulur. Sayfa öyle bir istiflenir ki, okura ilk olarak o "resim" gösterilir. Tarihe "sadakat gösterdik" büyüklenmesi ve benzetme telaşı hikâyenin önüne geçer. Bol dipnot, bol kasvet ve bolca fotoğraf gibi kareler ağır aksak giden bir garabeti tamamlar.

Çok şükür ki, Maier ve Simon'un böyle bir kaygısı olmamış. Marx'ı ya da Freud'u anlatacağız derdiyle büyük hikâyenin peşine düşmemişler. Hafif tempolu, derli toplu bir fikri, bir tutkuyu resmetmişler. Maier, çok açık biçimde başka bir şey denemiş. İddiasız görünmek istemiş, büyük anlatı veya saklanan gerçek türünden sansasyoncu bir kalkışmaya ihtiyaç duymamış. Sarkastik bir dil tasarlamış. Bu baştan doğru bir tercih olmuş. Çünkü böyle hikâyelerde ansiklopedist olamazsınız, çok hatanızı çıkarırlar; metne yüklenemezsiniz çizgi roman mecrasındasınızdır, görsel bir dil tutturmanız gerekir vs. Ne yapmışlar derseniz... Marx ve Freud açık biçimde komik anlatılmışlar. Kendileriyle alay eden neşeli tiplemeler olmuşlar, komik biçimde öfkeleniyorlar örneğin. İşkolikler, takıntılı ve iddiacılar. Kendi meseleleri dışında hiç bir şeyle adam akıllı ilgilenmiyorlar. Anne Simon'un çizgileri de bu aurayı pekiştirmiş; ne yaptığını bilerek metni başarıyla tamamlıyor. Marx veya Freud'un komik hallerini iyi anlatan kare içi istiflemeleri yapmış. Sempe'yi hatırlatan bir "kıkırdaması" var çizgisinin, güleç.

Brechtvari biçimde kameraya-okur gözüne dönerek konuşan, oflayıp puflayan Marx ve Freud hikâye akışını gayet güzel hızlandırmış. Freud, penceresini açıp aşağıda kendisine küfretmek için bekleyen kalabalığa bağırıp çağırıyor; Marx, para derdiyle şikâyet ediyor, dönüp dolaşıp sinirleniyor vs. Hemen ardından her ikisinin de kendini anlatan ya da bir önceki karedeki eylemini ters köşeye yatıran sözlerini okuyoruz. Küçük fıkralar, eğlenceli anekdotlar hayat hikâyelerine maharetle yedirilmiş.

Handikap ya da zafiyet yok diyemem: Anne Simon, iddialı ilüstrasyonlar yapmak zorunda kaldığında, minimalist anlatımın dışına çıktığında hafiften aksıyor. İyi betimlenmemiş kareler görebiliyoruz ama çizgi romanın bütünündeki naiflik ve sarkastik atmosfer bize bunu önemsetmiyor. Bu da senaryonun başarısı bence. Marx ve Freud'u geveze kahramanlar olarak karakterize etmek yenilikçi bir yol. Onları zıvanadan çıkmış halde bağırırken, espri yaparken, hazcı yönlerini gizleyemezlerken, eleştirilere cevap yetiştirirken okumak-göstermek ilginç bir hikâye tercihi olmuş. Marx ve Freud'un hayatı her dönem farklı anlatıldı. Onların hangi dönemde nasıl anlatıldığını incelemek bile zamanın ruhunu niteleyebilir bence. Ekseriyetle perhizci, fedakar ve misyoner anlatıldılar çünkü.

Radikal Kitap, 4.4.2014



1 yorum:

Gül Akça dedi ki...

Pek çizgi roman okuyan biri değilim ama biyografik çizgi romandan hiç haberim yoktu. Güzel görünüyor. Elinize sağlık.

Related Posts with Thumbnails