(...)
bir düşüncenin sizde ne zaman oluştuğunu söylemek öyle kolay
hatırlanacak bir şey değil ama düşünceler çoğunlukla yazarken ortaya
çıkar. Yazmak gerçekten de çok tuhaf bir şey. Yazmaya başlamadan önce
daima ne yazacağınızın kafanızda oturmuş olması ya da en azından
detayların belli olmadığı bir ana hat belirlemiş olmanız bile gerekmez.
Yazarken kelimelerin kendi kendilerini öne çıkardıklarını, bazı düşünce
ve görüşlerin oluşmaya başladığını fark edersiniz. Bu bir bakıma bir
kendinden geçiştir. Gerçekten bir şeyler yazarken ve özellikle
yazdıklarınız karmaşık ve yoğunsa, siz de fark etmişsinizdir, farklı bir
bilinç durumunda oluyorum. Farklı bir bilinç durumuna ne zaman
geçtiğinizi fark etmeniz çok zor ama bir düzyazı yazarken ruh haliniz ve
bulunduğunuz ortam sizi sarıp sarmalıyor. Bu kendinden geçme durumunu
eskiden resim çizerken hissederdim ya da mesela çinilerken (inking)
eliniz bir kalem izini takip eder ama zihinsel olarak sizin yapacak bir
şeyiniz yoktur, bir tür bulanık duruma sürüklenmişsinizdir ki böyle
durumlarda aklınıza çok sayıda düşünce gelir. Hepsi de sizden bağımsız,
yazma eyleminin kendisinden ortaya çıkmış gibi görünür.
[Alan Moore anlatıyor]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder