Şaşırtmak istemiş Erbulak, ters cevapları ve argoyu bu yönde kullanmış. Ciddiyetle, donuk, herhangi bir şeyi söyler gibi, hatta robot gibi argolu-küfürlü konuşmak o yıllar için yeni bir espri... Ki bence halen öyle... Merhaba'ya "meraba" demek, sonuna "ulan" eklemek, veya kıpırtısız-mimiksiz duran kadının "elinin körü" demesi ellili yıllar için benzersiz bir "komiklik" taşıyor...
Yanlış anlaşılmasın, tiyatroda o yıllarda var ama çizgicilerimizde yok.. Söz komiği ve kısmen hareket komiğine başvuruluyor ama böylesi bir tersileneme yapılmıyor demek istiyorum. Bizi gülmece bahsinde çok etkileyen feylesof olan Bergson, otomatikleşme gibi bir şeyden söz eder, gülmenin o mekaniğin bozulmasıyla gerçekleştiğine inanır, gülerken "makaraları koyvermek" denmesini buna bağlayabiliriz. Mizahın beklenmedikliği, bir gorilin "ulan" diye konuşması, ciddi bir "hanfendinin" elinin körü demesi gibi...
Ha bu arada "ulan" yazmak bile eleştirilerle karşılaşmak demek o yıllarda. Bu kısmı tahmin edebilirsiniz sanıyorum. Mizah yasak olandan beslenir, ulan'ı görmek-duymak-okumak, (otoriteye karşı) insanları güldürüyordu elbette...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder