Erkeklerle ve fesle ilgili kısım ise bana enteresan geldi, aynı tiplemeyi şapkalı ile fesli çizmişler, mukayese etmişler: "Hangisi güzel siz karar verin, elbet şapka" yazmışlar... Sorar gibi yapsalar da, cevabımızı istememişler. Artık şapka filan giyilmediği için bugünün okurunun yapabileceği karşılaştırma pek de anlamlı olmayacaktır, bilmiyorlar çünkü.
İki resim arasındaki fark sadece şapka ve fes ile ilgili değil, dikkat edilirse bıyıklar şapkayla birlikte gitmiş...
Cumhuriyetin ilk meclisiyle ikincisi arasında da böyle bir fark vardır. Anlaşılan o ki, mebuslardan bıyıklarını kesmeleri istenmiş, ilk mecliste yok denecek kadar az bıyıksız varken ikincisinde çoğunluğu bıyıksızlar oluşturuyor. Bir ara tek tek vesikalık fotoğraflarını incelemiştim.
Hasılı kelam, bıyıksızlık, modernliğin sembollerinden sayıldığından birer birer kesip atmışlar. Bu bıyık meselesinde hep aklıma gelir, Erdoğan İstanbul'da belediye başkanlığına talip olduğunda tek bıyıklı adaydı, ilginç gelmişti. O aralar yine bir bıyık karşıtlığı olmuştu, herkes kesip kesip "yenileniyordu."
Görseldeki mantıkta da bıyıksızlık, yenilik ve modernlikle eşleştirilmiş...
Buna "zevahiri kurtarmak" denir, güzel palavra yani...İşe yarıyor elbette, yeri geliyor takıyor, yeri geliyor çıkartıyor, kendinizi sağlama alıyorsunuz.
Malumunuz, günümüzde fes giyenlere rastlanıyor, özellikle İslamcılardan, İslamcı görünmek isteyenlerden yaşadığımız gösteri çağına eklemlenen kimileri fesli fesli konuşup, kahırlanıyor, dolup dolup taşıyor, içli içli söyleniyor, Osmanlıyı anlata anlata bitiremiyorlar.
Fes, kafire, moderne, sekülere, Müslüman olmayana, solculara, düşmanlara ve şapkaya karşı bir semboldü. Unutuldu tabi ama yüz yıl önce fes'e karşı kavuğu savunanlar ve onu sembol olarak kullananlar vardı. Onlara göre fes, gavurluğun, modernliğin, Batıcılığın, din karşıtlığının bir göstergesiydi.
Zevahir dedim, her şey gibi düşmanlık da kitabına uyduruluyor, bazen bir sayfayı okumadan atlıyor, bazen dönüp tekrar okuyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder