Pazar, Ekim 22, 2023

Biz büyük işler yapıyoruz

Beş yıl oldu, ofise taşınırken hemen yan binada tadilat işleri yapan bir dükkana girdim, işte kombiden banyoya giden sıcak su borusu ters bağlanmış, küçük bir kırıp dökme, sonra sıva ve boya işi var, sordum yapar mısınız diye... Dükkan sahibi, "biz öyle küçük işler yapmıyoruz" dedi, anlamadım, "bizz" dedi, "büyük işler yapıyoruz, uğraşamayız", hafif şaşırarak çıktım. 

Dükkan, ara sokakta bir yerde, eski bir apartmanın altında, en fazla üç metre eninde içeriye doğru beş metre derinliğindedir, girişte bir masa var, raflarda seyrek malzemeler filan... Hani öyle büyük işlerin çevrildiği bir yer değil, her sabah ve akşam önünden geçiyorum, büyük işler yapıyoruz diyen adamı, masaya yayılarak uyurken o kadar çok görmüşüm ki... şaşırmam o yüzden...

Üstelik küçük yaştan bellemişim, küçük iş büyük iş olmaz esnaflıkta, bazen bir olur bazen beş, seçmeyecek, kibirlenmeyecek, müşteriyi boş çıkarmayacaksın, e bi de komşuyuz... 

Neyse, o işi, kırık dökmeye gerek kalmadan başka bir ustaya yaptırdım, tesadüf bu ya, o uyuyan adam, benim Nevzat ustanın eniştesi çıktı, konuşmuyorlarmış ama akrabalarmış filan, "evet" dedi "onlar büyük işler yapıyorlar", hayret etmekle birlikte üstelemedim. 

Takıldım tabii, o kadar zaman oldu, dükkanın önünden her geçtiğimde mutlaka dönüp bakıyorum, benim Nevzat ustanın eniştesi ya uyuyor, ya eprimiş tumanını çekiştiriyor, ya da büyükçe bir cam bardakla çay içiyor, ancak o kadar, başka bir halini görmedim, telefonla konuşurken görmedim, dükkana giren çıkan müşteri görmedim, büyük işlerin koşuşturmasını görmedim... Hani büyük işin bir getirisi olur, arabası değişir, kıyafeti değişir, tabelası cilalanır, yok yahu bir numarası...  

Bence benin Nevzat ustanın eniştesi çalışmıyor, değil büyük iş, herhangi bir orta ölçekli iş yapmıyor... Kıt kanaat geçiniyor. 

Matrağa vurarak anlatıyorum ama bu enişte beye artık nasıl bilendiysem-koşullandıysam, zihnimdeki klişelerden biri oldu. Senaristiz ya, sektörden birileri  çıkıyor karşıma, büyük işlerden söz ediyorlar, ikna etmek ve cezbetmek için konuşuyorlar ama hepsi gevezelik, olduğu da yok, olmuşluğu da yok. Ha evet, inanan çıkıyor, çünkü insanlar inanmak istiyorlar, o zamanlarda aklıma bizim enişte geliyor, yüzümde muzip bir tebessümle gülüp geçiyorum.

1 yorum:

mithad a. selim dedi ki...

dörtlüleri yakıp trafiği tıkayanlar yahut otobüste ön kapıdan inenlerle birlikte en ayar olduğum esnaf grubudur bunlar. kötü komşunun ev sahibi yaptığı gibi küçük işler ustası yaptı bunlar beni de. gıcığım ama yine de onlara.
alman malı çok sağlam bir şemsiyem vardı. hala da var. kuzey ege’nin poyrazına karayeline bana mısın demeyen şemsiye balkonda açık unuttuğum bir gece istanbul lodosuna boyun eğdi. onuncu kattan aşağı düşmüş. kapıcı getirdi sabah. telin de kumaşın da yine bir kusur yok. öyle sağlam. yalnız o düşmeden sonra tek kusuru açtığında durmuyor. kilidi bozulmuş. sormadığım tamirci kalmadı. hatta youtubedan bile medet umdum. olmadı. nihayet internette çok meşhur bir şemsiye tamircisi buldum. bütün yorumlar kendisinden sitayişle bahsediyor. şemsiye, bavul valiz elinden kaçmıyormuş. aradım abiyi. durumu anlattım.
biz dedi öyle küçük işlere bakmıyoruz. kurtarmıyor.
neyse emeğin vereyim dedim. kurtarmaz, uğraşamam dedi.
şimdi düşünüyorum hangisi önce öldü. insanlık mı esnaflık mı?
.
şemsiye mi?
atmaya kıyamadım. bir umut kurtarırım belki diye arka balkonda bekletiyorum hala. ve üzerine üç şemsiye eskittim..

Related Posts with Thumbnails