İlk gördüğümde bana bir "aylaklık" pozu gibi gelmişti, güneşe karşı yayılan, kestiren, herkes koştururken "çalışmamayı tercih eden" bir miskinlik gibi... Tembellik, uyuşukluk, sinek avlamak, dalganın sesini dinlemek, yan gelip yatmak gibi...
Lisede bir hocamız vardı, heyecan duyan, hararet gösteren ve hayret eden genç... gençtir derdi. Galiba doğru hatırlıyorum, adamın taklidini yapardım. Bize uyuşuklar, serseriler, işe yaramazlar diye bağırırdı hoparlör ile...
Aylaklık, bana edebiyatın bir yakıştırması gibi gelir hep, serseriden daha yukarda, kirli ama mikropsuz... Kuşkucu, telaşssız ve sokak hanedanından...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder