Pazar, Nisan 01, 2007

Hikmet'in Dramı (6)





Hikmet'in dizi içinde mutlu olduğu, rahatladığı ve kendisi hakkında gerçeği öğrenmesi yazarın müdahalesinin açıkça belirginleştiği, aracın öne çıktığı bölümlerle yaşanıyor (Bant 24-31). Piyale, teknik olarak neredeyse hiç “fırça” kullanmadan ürettiği bantta “fırça”yı bir tehdit unsuru olarak kullanmaya başlıyor. Olay dizimi içinde her şey normal seyri içinde yaşanırken, çizer, tiplemelerin yakınına, üzerine fırçasını gelişigüzel, “karalar” gibi sürüyor. Her şeyi ilk farkeden Müjgan durumu Hikmet’e anlatsa da hem inandıramıyor hem de endişesini onunla paylaşamıyor: “Bir şey bizi tehdit ediyor, dünyamızı tehdit ediyor diyorum sana... bana inanmıyorsun değil mi?” Gerçi sonunda bu “çizer-müdahalesi”ni Hikmet de görür ama kaçacağı yerde hiç olmadığı kadar büyük bir neşe içerisinde “o şeyle” oynamaya, eğlenmeye başlıyor (Bant 27). Piyale’nin tiplemelerinin bu karışık hislerinden dolayı eğlendiği de ortada. Her biri kıyamet alameti olan deveranlarla açıkça ortaya çıkıyor: “Piknik bir yapıntı ve onu ben yaratıyorum.” 28 numaralı bantta Müjgan, o eğlencenin doğal sonucu olan çini izlerini Hikmet’in üzerinden silmeye çalışsa da sonuç alamıyor. Onun korkusu okuyucunun -ampirik yaratıcıların mı demeli?- eğlencesidir aynı zamanda. 29, 30 ve 31 numaralı bantlar, bir açıdan çizer/yazarın Hikmet’le olan mücadelesinin devamını oluştururken bir yandan da aracın tamamen öne çıkışını, Hikmet’in mürekkepten oluştuğunu aşikârlaştırıyor. Hikmet yine olağan-dışı bir neşe içerisinde çizerle oynamaya başlıyor, çizerin mürekkep “atış”larından kurtulmaya çalışıyor. Kaçınılmaz (!) olarak kaybediyor.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails