Cuma, Mart 17, 2006

Söylemezsek En Adi Vatandaş Biziz...

Geçtiğimiz günlerde televizyonları-magazin gündemini bir “aldatma” olayı işgal etti. Epey şey yazıldı, yorumlar yapıldı. Benim ilgimi çeken medyaya yapılan ihbar iddiası ve görüntülerin yayınlanmaması için araya giren halkla ilişkiler şirketinin varlığı oldu. Meseleyi ortaya çıkartan magazinciler kendi iddialarına göre vatandaştan aldıkları ihbar üzerine harekete geçmiş, çay bahçesine gelmiş ve o görüntüleri çekmişler. Bu kadarını ilginç buluyorum, bir vatandaş diyelim ki manzara seyredip hava almaya, çay içmeye geldiği bir yerde öpüşen-yakınlaşan bir çift gördü ve bundan rahatsız oldu. Yahu tutup niye televizyonları arar? İddianın asılsız olduğuna karar verip üzerinde durmamak mümkün. İhtimal ki böyle bir ilişkiden bir biçimde haberdarlar, vatandaştan ihbar aldık kılıfı uyduruyorlar. Memlekette demokrasi var, herkes kendine bir kılıf seçebilir, uygun olanını gerektiğinde çıkartıp giyebilir/giydirebilir.

Başa döneyim, iddia asılsızdır, kılıf uyduruyorlar diyemiyorum. Şöyle sahneler geliyor aklıma: durumdan rahatsız olan vatandaş, çiftin olduğu arabaya gidiyor, camı tıklatıp: “Birader ayıp olmuyor mu, şurada ailemizle oturmuşuz iş mi şimdi yaptığın” diyebilir. Şöyle de olabilir. “Bu nasıl müessese” demek için müessese sahibine yönelip şikayette bulunulabilir. Mesele Garsonlara havale edilebilir. İlkinde adamın arabadan inip kavga etmesi, ikincisinde müessese sahibinin ilgilenmemesi söz konusu olabilir. Bir başka yol “Türkiye’nin polisi var mahkemesi var” deyip Polise şikayette bulunmaktır. Başka da bir ihtimal gelmiyor aklıma, kimseyi şikayet etmiş değilim bu güne kadar. Ama şunu iyi biliyorum, tutup da medyayı arayan biri manyaktır. Yukarda zikrettiğim türde şikayet yapan adamlar da manyaktır ama bu manyaklık kıyas götürmez. Medyayı arayarak medyaya atfedilen denetleyici, ahlakı tanzim edici güç hakkını bir kenara bırakalım, suçlular teşhir de edilsin isteniyor anladığım kadarıyla. Böylesi bir talepten haz alan nasıl bir ahlaka sahip olabilir? Üstelik medyada haber yapıyor olmak ahlaklı olmanın garantisi midir? Bu haberi yapan ekibin başındaki adamın iki çocuğunun annesini bir şarkıcıyla aldatıp ayrı yaşıyor olması kıyas konusu olabilir mi mesela? “Vatandaşın şikayeti üstüne” diye başlayan iddiaya inanmıyorum doğrusu ama yine de kafamda bir ihbarcı vatandaş profili çizmeden edemiyorum. Adama kapıyı tıklatıp hesap sormak, arabaya uzaktan küçük taşlar atmak (!), garsonların adamı kovalamasını sağlamak veya polisi aramak yetmiyor...

Bir başka ayrıntı bu “baskın” görüntülerinin televizyonlarda yayınlanmaması adına bir halkla ilişkiler şirketinin devreye girmesiyle ilgili. Haber doğru mu onu da bilmiyorum, herkes bir şeyler yazıyor sonuçta. Bir iki yerde tekrarlanınca doğru olabilir şüphesine kapıldım ve eğer doğruysa bu halka ilişkiler şirketi nasıl bir argüman kullanmıştır diye düşündüm. İroni yaptığımı sanmayın, gerçekten merak ediyorum. Bizim okulda Halkla İlişkiler ve Tanıtım diye bir bölüm var, hep söylerim kapatılmalı!!...Bu bölümde anlatılan derslerde bunlar anlatılıyor mu bilmiyorum, merak ediyorum nasıl bir dil, konuşma biçimi ya da argüman seçiliyor olabilir bunun için...Herhangi bir yorum yapmaya niyetli değilim, aklımdan geçenleri kendime saklıyorum. Böyle bir iş/meslek için dört yıl okumaya gerek var mıdır o da ayrı konu... Nerden nereye geldik? Ah, aah eskiden böyle şeyler olmazdı.

[Özellikle geç yazdım, olayın kendisiyle ilgilenmiyorum. Hayat bu, yaşayanları ilgilendirir]

1 yorum:

Adsız dedi ki...

halkla ilişkiler şahane bir yalandır. bölümü kapatmadan önce, hocalara da bir meydan dayapı çekilmeli derim ben.

Related Posts with Thumbnails