Pazartesi, Nisan 29, 2024

Susuz Şehir

 
Ellili yılların ortası, İstanbul aldığı göçlerle büyüdüğü için, su ihtiyacını karşılayamıyor ve sıklıkla "sular kesiliyor." Erbulak, Cafer ile Hürmüz bantında bunu esprileştirmiş. Cafer ile Hürmüz, macera gereği, çölde mahsur kalıyorlar diyelim, yanlarındaki "kovboy" susuz kaldıkları için dehşete kapılıyor, öldük-bittik yapmaya başlıyor. 

Cafer ise bu korkuyu azımsıyor: "Seni bilmem ama biz susuzluğa dayanırız" diyor, kovboyumuz "nasıl olur" havasında hopluyor: "İmkanı yok, hiç bir insan sekiz günden fazla dayanamaz". Sonrası güzel,  Cafer "bu ne ki" tadında konuşmaya devam ediyor: "Biz insan değiliz ki, biz İstanbulluyuz, değil sekiz gün yüz sekiz gün bile susuz yaşarız. Biz susuzluğa idmanlıyız." 

Dikkat edilirse, bir İstanbul gazetesi esprisi yapılmış, İstanbul'u ve Türklüğü merkeze almak, mizahçılarımızın hoşuna gitmiş. Bizde batıya göre mizah çok gelişkin, çünkü bizde kaos orada düzen var diye iddia edebiliyoruz mesela. Oysa bakarsan, üreticilerin tamamı o  yabancı kültüre vakıf değil, dilini bilmiyor, haliyle oraların yerelini anlamıyor...Diğer yandan "İnsan değiliz ki İstanbulluyuz" esprisi o yıllar için yeni ve komik elbette. 




 

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails