Bir süredir okuduklarımı yazamıyorum, iş yoğunluğundan da olabilir, okur okumaz not almadığımdan da...Üşeniyor ve atlıyorum. Yapabilirsem üst üste, paylaşacağım... Gipi'den yeni bir albüm. Çağdaşımız olan bu usta hikaye anlatıcısını keşfetmemiş olan varsa,
Bir Savaş Hikayesi İçin Notlar, güzel bir başlangıç olabilir, hoş nerden başlansa "yeni" ve "farklı" olur da, ben demiş olayım. Albüm, bir distopya hikayesi, tam ne olduğunu anlayamadığımız bir savaş ortamında taşrada geçiyor. Üç delikanlının, mafyayla yerel milis arası bir oluşuma dahil olmaları, büyümeleri, sertleşip acılaşmaları anlatılıyor. Hikaye dediğime bakmayın, klostrofobik bir arkaplanda karakterlerin seyrini, mafyaya girmek isteyen genç çakalların kendilerini beğendirme ve cesaret gösterilerini okuyoruz. İlham verici, ödüllü ve itibarlı bir hikaye.
Suç ve Ceza, Dostoyevski'nin en ünlü romanı, global edebiyatın şaheserlerinden, çizgi romana uyarlanabilir mi, çok emin değilim. Sayısız kez denendi, uğraşıldı ama akılda kalan, takdir edilen bir örneği olmadı. Haliyle, yakınlarda çıkan Bastien Loukia uyarlaması da hatırda kalmayacaklar listesine eklenenlerden biri olacak... Loukia, bildiğim bir auteur değil, güçlü çizgileri var diyemem ama asıl olarak sahne kurmakta çok zorlanıyor. Sürekli yakın çizimlerle, mekanı ve atmosferi bazen hiç göstermeden, konuşan kafalarla hikaye anlatıyor. Albümü elime aldığımda bu eksikliği hemen fark etmiş, en azından romanı nasıl senaryolaştırmış merakı duymuştum. Onun da üstesinden gelmiş diyemem...Ardışıklık kuramamış, okutamıyor-seyrettiremiyor.
Aşk Denizi, 2023 başında yayımlanmış, çıkalı epey olmuş yani, fark etmemişim. Söylemesem olmaz, çıkan yayınları takip edebilmek eskisi kadar kolay değil, kitap satış siteleri günbegün irtifa kaybediyor, yeni kitaplar "vitrine" dahi çıkamıyorlar. Hiç böyle olmamıştı, piyasanın küçüldüğünü gösteren bir şey bu... Albüm, yazısız-herhangi bir biçimde yazının (balonun ve anlatım kutusunun) kullanılmadığı bir çizgi roman. Storytelling meselesinde ardışıklık hayati bir önem taşıyor, yazısız çizgi romanda bu hayatiyet daha da belirginleşiyor, yalın ve anlaşılır olmanız gerekiyor, maharet istiyor, bile isteye bir enstrümanı kullanmıyorsunuz çünkü... E
Aşk Denizi nasıl derseniz, kalbırüstü bir örnek değil derim, öncelikle hikayesi ilgimi çekmedi, çizgiler de çok özel değil... Yine de teknik olarak güzel bölümlere sahip, türe ilişkin klişeleri ve o klişeleri taşıyan sıkıntıları görmek için iyi bir örnek. Issız Ada karikatürleri yazısız karikatürün tükettiği esprilerdendir, okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.
Duruna, 2003'te çıkmış, underground nitelikli, erotik bir çizgi roman dergi-albümü. Sahaflardan buldum, vakti zamanında el altından satıldığını, yasa dışı olduğunu düşünüyorum. Bir parantez açayım, görseldeki kapakla biraz oynadım, sansürledim...Çünkü yükselen "muhafazakarlık" nedeniyle şikayetler olabiliyor, blog kısıtlanabilir filan, onu istemedim ve o büyüleyici (!) "
topluluk kurallarını" kendi adıma uyguladım (!).
Duruna, Hanz Kovacq'ın (1936-2016)
Hilda serisinin (1997) ilk bölümü aslında. Aslı Fransızca olmasına karşın İngilizceden çevrilmiş. O yıllarda popüler olan Serpieri'nin
Druna çizgi romanının isminden faydalanmak istemiş, adını değiştirmişler.
Hilda, pek özgün bir seri değil, Solana Lopez'in
Young Witches serisinden ziyadesiyle etkilenmiş bir çizgiye ve hikayeye sahip. Yani bizim korsan yayıncılar, seçtikleri çizgi romanın aslını değil taklidini ve bunu yaparken de başka bir çizgi romanın ismini kullanarak-çalarak yayımlamışlar. Bu isim ve yayın seçiminin gerekçelerine oldum olası akıl sır erdiremem.
Hilda'ya gelince, sanıyorum, dilimizde yayımlanan en pornografik, en "
sakıncalı" bir iki çizgi romandan biri olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder