Cuma, Şubat 16, 2024

Düğün Salonu

Fotoğraf 1981 yılından, Aksaray Vatan Düğün Salonu'ndan... İsmini fotoğraf arkasına yazılmış nottan öğrendiğimiz Şantöz Bahar her telden şarkılar söylüyor olmalı, yeter ki coştursun salondakileri...Mekan İstanbul'daymış ama Ankara veya Adana da olabilirmiş, o kadar benziyor çünkü... Popüler kültürün ve "güzellik algısının" çabuk değişmediği zamanlar bunlar. Bu tarihten otuz yıl önce de böyleymiş düğün salonları... 

İlk gördüğüm düğün salonunu, neden bilmiyorum, dekor ve sahne estetiğinden olabilir, ilkokulumdaki müsamere sahnesine benzetmiştim. Kenar mahallelerde rastlanabilecek türden (aleladeliğinin farkında olmayan, son derce ucuz ve bayağı) bir mekandı. Bilmemne abiyle, aracılarla istetilen komşunun akraba kızının nişanı için pazarlığa gidilmişti. 

On yaşında falanım. İkindi vaktiydi, merdivenlerden alt kata inmiştik, karanlıktı, etraf kirliydi, masalarda şişeler filan, ekşimsi bir koku... Bugün düşünüyorum da akşamdan kalma bir sarhoş gibiydi... Aynı yeri akşam görünce şaşırmıştım, ışıl ışıldı, kalabalıktı, çocuklar koşuyordu, çocuklar koşuyordu...Kulakları cızırdatan müzik yüzünden amcalar ablalar bağırarak konuşuyordu. 

Henüz bilmiyordum, öğrenecektim, düğün salonları "kuru pasta, renkli gazoz ve eko'lu çıstak müzik" demekti. 

Abiler, votka karıştırırdı Fruko'ya. Teyzeler, münasipse diyerek kız bakarlardı oğullarına. Kız kıza dans edilirdi. Babamla dayım fidayda oynarlardı, amman bulguru kaynatırlar... Org olmazsa olmazdı, bateri hafif hafif tempo yapardı sahne boşken...Birileri kötü sarhoş olurdu, kusardı, dağıtırdı. Dış kapının önünden "gobeller" süslenmiş "karıları" görürüz belki diye ayaklarını sürüye sürüye geçerdi.

Düğün salonlarının kötü dekorları bugün de var ama gelişen inşaatçılıkla başka bir hal aldılar, ziyadesiyle televizyonun ve evlilik programlarının etkisindeler, sütunlar, asansörler, konfetiler, cep telefonları, beyaz masalar, büyük pastalar, davullar, takılar, "gelenek vurgusuyla", dualarla, bayraklarla, gösterişle kıyılan nikahlar... Evet, varlar, yine "kiç" olan daha başka saçmalıklarla yaşıyorlar. 

Düğün eğlencelerinden pek hazzetmem,  akrabalar, seremoniler, el öpmeler, yalandan hal hatır sormalar filan artık kaldıramıyorum galiba... Gitmemek için her türlü taklayı aşıyorum ama itiraf edeyim, hikayesini anlatmayı, masaları dolaşmayı, yakınlaşıp uzaklaşıp, bir biçimde salondan manzaralar seyrettirmeyi istiyorum. Kısmet artık. 

1 yorum:

dilovasi_isci dedi ki...

çocukluğumda düğün salonlarında dağıtılan fruko gazozlardan yarım fruko içerdim. tam şişe içtiğimi hiç hatırlamıyorum. sayılı gelirdi.

Related Posts with Thumbnails